Akraba ile İş Yapmak

Firmamız Alarko 1957’lerin sonunda kendi çapında ve alanında iyi bir üne, bir iş portföyüne sahip olmuştu. Stajyer veya diplomalı 8 ve toplu olarak 20’ye yakın bir kadroya sahiptik. Berec Pil, Lanateks, Beşiktaş Yün İplik, Yeneriş, Hayriş Tekstil Fabrikaları, Emayetaş, Vakko Mağazaları, Konak Sineması, Sümerbank Defterdar ve Bakırköy kreş binaları gibi o günlere göre komplike sayılabilecek ısıtma, havalandırma ve klima tesislerini bitirmiştik. Alarko bu tesislerle ilgili ekipman ve cihazların imalatını o gün için mümkün olan en iyi kalite ve şartlarda yapıyordu. Sümerbank Malatya fabrikasının ek dokuma dairesi için Sümerbank tarafından makinalar ithal edilmiş, bina bitmiş ancak klima tesisatı için bir ithal olanağının olmadığını öğrenerek bu işi yerli yapmaya istekli olmuşlardı. Bizleri yakinen tanıyan Sümerbank yetkilileri, başka istekli olmadığı için kısa bir görüşmeden sonra işi 585.000 TL bedelle Alarko’ya ihale etmişlerdi. İşe başlayabilmek için alıştığımız gibi bir avans şartını ileri sürmüş ve 75.000 TL’lik bir avansın verilmesini kabul ettirmiştik.

İş yaptığımız Yapı ve Kredi Bankası bu avans için gerekli teminat mektubunu başlangıçta vermeyi kabul etmişken, son dakikada mal varlığımızın azlığı nedeni ile çok yakın ve çok zengin bir akrabamın kefaletini istemişti. En yakın bağlarla bağlı olduğum bu kişinin kefilim olacağından emin olarak o akşam evine gittim. Oğulları ile yemek yiyordu. Durumu anlattım. Gülerek yüzüme baktı. “Ülkemizde bir atasözü var: ‘İşin yoksa şahit ol, kaybedecek paran çoksa kefil ol.’ Bizim işimiz çok, kaybedecek paramız yok.” dedi. Hiç beklemediğim bu cevap bana ağır bir şok tesiri yaptı. Avansın yarısını kendisinde bloke etmeyi teklif ettiğimde bana bir elma uzatarak “Al ye, hazmı kolaylaştırır.” diyerek lafı ağzıma tıkamıştı. Uykusuz bir geceden sonra ertesi gün iş randevumun olduğu Emayetaş’a sabah 8’de gittim. Emayetaş’ın patronu Bedii Bey işinin başındaydı. Belirgin hale gelen huzursuzluğumun sebebini ısrarla öğrenmek istedi. Kendisine anlattım.

O günlerde sekreteri ve sonra “MESS” Metal Sanayicileri Sendikası Genel Sekreteri olan Sayın İlhan Lök’ü çağırarak, Alarko’nun Yapı Kredi’de ihtiyacı olan 75.000 TL kefaleti üstlendiğini söyledi ve banka ile görüşerek işlemlerin acilen tamamlanması için talimat verdi. Kulaklarıma inanamamıştım. Ben kendisine teşekkür ederken bana “Bu tesiste bana iyi para kazandırdın, fit olduk.” diyerek uzaklaştı.

Bugün aradan yıllar geçti. Akrabamız rahmetli oldu. Belki de kefaleti vermiş olsaydı, “Alarko sayemde gelişti” diye böbürlenecekti. Bedii Bey’e karşı olan şükran hislerim halen ilk günkü gibidir. Bedii Bey Mensucat Santral Fabrikalarını kurmuş, bilahare Emayetaş’ı geliştirmiş, MESS’in mümtaz kurucuları arasındaydı. Kendisini Türkiye’de gerçek anlamda sanayi kavramının öncüsü sayılabilen iyi bir iş adamı, cömert, dürüst ve her işin hakkını veren bir kişi olarak anacağım. Bu olaylar babamın “Akrabanla ye iç, iş yapma” sözünün doğruluğunu kanıtlamıştı. Ayrıca iyi ve temiz iş yapmanın uzun vadede daima hakkını ödediği ispatlanmış oluyordu.

Kaynak: Üzeyir Garih, İş Hayatımdan Kesitler ve Gençlere Tavsiyeler, Hayat Yayın Grubu