Bernard Shaw’dan İş Hayatına Yönelik Sözler

Herkesin işi, gerçekte kimsenin işi değildir.

Yapabilenler yaparlar; yapamayanlar yapmayı öğretirler.

Her meslek, halka karşı gizli anlaşmaları bulunan bir örgüttür.

Sağduyulu kişi, kendini dünyaya uydurur; sağduyusuz kişi, dünyayı kendine uydurmaya çalışır. Tüm ilerlemeler o nedenle sağduyusuz kişilere dayanır.

İnsanoğlu en yüksek doruğa tırmanabilir; ama orada uzun süre kalamaz.

Bu dünyada ilerleyen kişiler, kolları sıvayıp istedikleri ortamı arayan, bulamayınca da yaratan kişilerdir.

Hiç düş kırıklığına uğramayanlar, hiç umut beslememiş olanlardır.

İstediğinizi elde edemezseniz, elde ettiğinizi istemek zorunda kalırsınız.

Çok zor bir şeyi yapmakla uğraşan ve onu çok iyi yapan bir kişi, hiçbir zaman yitirmez kendine saygısını.

Unvanlar sıradan kişilere saygınlık getirir, üstünlere utanç verir, alttakilerin eline düşerse değerini yitirir.

İmreniyorum size, hayır deme gücünüzden ötürü…

Dünyanın ilerlemesi, gerçek sayılan şeylere boyun eğmemeye çalışarak, kendi içgüdülerinin üstüne gitmekte direnebilen kişilere dayalıdır.

İnsanlığın tüm gelişmelerinin birinci koşulu, öncünün, kendini budala durumuna düşürmeye gönüllü olabilmesidir.

Kötülük yapmamış kişi iyilik yapamaz; hata yapmamış kişi hiçbir şey yapamaz.

İnsanlar neden ölür gerçekten bilir misiniz? Tembellikten, inançsızlıktan ve yaşamı, yaşanmaya değer kılmayı becerememekten.

Ne görseniz, “Neden?” diye soruyorsunuz. Bense olmadık şeylerin düşünü görüyor ve “Neden olmasın?” diyorum.

Kolaydır, hem de çok kolaydır, insanın kendine güvenini sarsmak. Bundan yararlanıp bir insanı yönetmeye kalkmak, şeytanlıktır ancak.

Altın kural, altın kuralların var olmadığıdır.

Değişimlere karşı duruyoruz, onlar bizi yıkıncaya değin…

Simetri sanatın düşmanı olduğu gibi, tutarlılık da girişimciliğin düşmanıdır.

Yaşam bir serüvendir, hazır bir reçete değil.

Ortaklarının oylarıyla seçilen şirketlerin yönetim kurulları, devlet içinde devlet gibidirler; bazıları da gerçekten çok güçlüdürler. Yasaları ve kralları olmasa bile, kendi tüzükleri ve yönetim kurulu başkanları vardır. Siz ve ben, onların ürettiği hizmetlerin tüketicileri, parlamentodan çok, bu işleri düzenleyen yönetim kurullarının insafına kalmış bulunuyoruz.

Düş kırıklığına uğramış olduğunuza çok üzüldüm; ama düş kırıklığına uğradıkça öğrenir insanlar… Başarıya ulaşmak her şeyin sonu demekti. Cenaze törenine ertelenmelidir, başarıya erişmek!

Bana karşı anlayışlı davranan tek kişi terzimdi. Her gördüğünde, yeniden alırdı ölçülerimi. Ondan başka herkes, önceki ölçülerin bana hep uyacağını sandı.

Yaptığım on şeyden dokuzunun başarısızlıkla sonuçlandığını gördüm gençken. Başarısız olmak istemiyordum, onun için ben de on kat daha çok çalıştım.

Para kullanmayı bilmeyen birini yok etmenin kesin yolu, ona biraz para vermektir.

Kazanmadıkları parayı dağıtanlar, başkalarının emeğiyle cömertlik yapanlardır.

Çok konuksever bir insandır: Altı otel işletir kendisi.

İnsanlar, deneyimleri değil, deneyime yetenekleri oranında akıllıdırlar.

Dert edinmenin sırrı, mutlu olup olmadığını düşünmeye vakit ayırabilmektir. Dertten kurtulmanın yoluysa bir işle uğraşmaktır; çünkü işiyle uğraşan işini düşünür. İşini düşünen kişi de ne mutludur, ne de mutsuz; her mutluluktan daha iyi olan eylem ve canlılık içindedir; yorulana dek… Bu nedenle de mutlu olmak için yorulmak gerekir. Aşırı çalışmayanlar için tatil yapmak beladır. Aşırı çalışan ve bütçesi uygun bulunanlara tatil yapmak can sıkıcı bir gereksinmedir. Sürekli tatilde olmaksa, cehennemin iyi bir tanımıdır.

Kaynak: Şakir Eczacıbaşı, Bernard Shaw: Gülen Düşünceler, İyi Şeyler Yayıncılık, 3. Baskı, Haziran 1996, İstanbul.