Birlikte Çalışmak ve Başarmak

Birlikte çalışmak ve birlikte kazanmak aslında bir kültürdür. Bunun için ilgili tarafların samimi ve tutarlı olması gerekir. Ancak böylece birlikte başarmak ve kazanmak mümkün olur. Eğer bu yaklaşım eksik ise aynı aile üyeleri, baba ve oğul, en yakın iki arkadaş hatta eşler bile birlikte uzun süre çalışamaz ve doğal olarak da birlikte kazanmak için de gerçekten çaba sarf etmez. Bu aşamada akla cimrilik, açgözlülük, payına razı olmama, kıskaçlık, haset, maymun iştahlılık, narsisizm ve kısa vadeli düşünme gibi ortak çalışmayı imkânsız kılan detaylar gündeme gelir. Oysa birlikte çalışarak daha başarılı olabiliriz. Malum “bir elin nesi var, iki elin sesi var” diye boşa dememiş atalarımız.
Birey belirli bir olgunluğa erişince kendisi gibi benzer yaklaşım gösteren kişilerle daha kolay iletişim kurmaya, iş yapmaya, dostluğunu pekiştirmeye başlar. İşte bu aşamada dikkatimizi çeken önemli bir detay; uzun dostluklar, işbirlikleri ve ortaklıklarda birinci amaç kişisel olarak değil, ekip olarak kazanmaktır.

“Biz Aslında Bir Grubuz”

Öğrenmenin yaşı da yok sınırı da. Öte yandan bilindiği üzere; “Rekabet söylenildiğinden ve düşünüldüğünden daha acımasız” günümüzde. Bunları biliyoruz demek ise kolaycılık. Önemli olan farkında olmak ve çözümler uygulamak, diye hatırlatmak gerekiyor. Hem madem biliyoruz… İyi de bu noktaları bazı yöneticiler neden firmalarında, ofislerinin sıcak ortamında ve koltuklarına oturduklarında hızla unutuyorlar? Hatırlarsanız Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler filmlerinde şarkı nakaratı vardır. “Biz tam yedi cüceyiz. 14 kollu bir deviz. Var mı bize yan bakan” diye devam eder. İşte grup şirketleri ve holdinglerin (çoğunlukla sadece patron bazen de yönetime yayılmış) “Var mı bize yan bakan” yaklaşımı eğer çalışanlara, özellikle satıcılara, hatta satınalma yöneticilerine hatta üst düzey yönetime dahi yayılmış ise durum gerçekten kötü demek yerinde olacaktır. Çünkü bazıları için yeni olmakla birlikte çok farklı çalışma modelleri ve stratejik kurgular yapılmaktadır gelecekte de var olacak firmalarca. Bunun için patron veya üst düzey yöneticiler tarafından birçok konu yanında yönetime özel danışmanlıklar alınmakta ve böylece stratejiler çok boyutlu kurgulanmaktadır.

Öte yandan bazılarınca; “Biz anlamayız öyle şeylerden. Bunlar fasa fiso. Böyle çok yazı, kitap okuduk biz. Ne bize uyar ne de uygulamak mümkün kardeşim. Hadi tamam diyelim, para nerede?” diye mazeret üretmek de mümkün. Hatta bu yanılgıyı şöyle sürdürmek de mümkün: “Elin Amerikalısı, Avrupalısı bunu yapabilir kardeşim, adamlarda para bol. Sadece bunlara değil Ar-Ge çalışmalarına dahi dünyanın parasını harcıyorlar. Onlar zaten dev. Onlar harcamayacak da kim harcayacak? Bırakın parayı pulu, biz yapamayız, bize uymaz. Azıcık aşım ağrısız başım varken. Küçük olsun benim olsun. Danışmanlar bizi kandırıyor. Akademisyenler rapor yazıyor (hatta asistanlarına yazdırıyor), bizi sektörümüzü rekabeti bilmeden akademik bilgilerle hatta öğrencilere anlatıyor gibi anlatıyorlar bize. Tamam çok değerli olabilir ama bunlar işimize yaramıyor. Profesyonel danışmanlar ise ağzını açtığında para diyor. Hele şöyle satışlarımızı patlatsa da biz de ona bir şeyler ödesek sonra. 

Hem bir danışman bizim yapamayacağımız ne yapabilir? Tüccar terzi olacaksın, işini bileceksin. Zaten bunca işi de ben yaptım, bu fabrikaları da ben kurdum. 30 yıldır bu işin içindeyim. Ben bilmeyeceğim de kim bilecek. Öyle yazılım, program, danışmanlık falan anlamam. Hem o kadar çok biliyorlarsa fabrikayı proje yönetim danışmanları kursun bakalım. Ne yani bu fabrikayı/oteli ben hatta ortağımla biz yönetemeyeceğiz de danışmanlar mı yapacak? Hele biz bir bakalım, profesyonel destek de nereden çıktı? Hele bir yöneticileri çıkaralım yenilerini alalım. Ondan sonra konuşuruz onlarla. Bize sadece dışarıdan çalışacak danışmanlar iş getirse, organizasyon, kadro ile hiç uğraşmasak, hatta içeride bu kapsamda yönetici bile istihdam etmesek. Başka şehirler hatta bölge ülkelerine açılmak mı? Bizi aşar, biz yapamayız.” Bu ifadeler sıkça görülen yönetim hastalığı göstergesidir. Buna bazen klasik teknik adam hatta mühendis yaklaşımı da diyenler var.

Sanırım neleri tarif ettiğimi anladınız. Eğer sadece satışlar, ürün veya hizmetlerde değil yönetimsel olarak da sorunlarınız varsa, çözüm size bir danışman kadar yakın olabilir. Bu kapsamda çalışan “bağımsız danışmanlar” tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de uzun yıllardan beri var. Malum ben de yaklaşık 20 yıldır bağımsız danışman olarak çalışıyorum. Dikkat edilmesi gereken kılavuzun kim olduğu, danışmanların ve ilişkisel firmaların nasıl davrandığıdır. Bunu tarif edecek ve yönetecek kişi / danışman ise orkestra şefidir. Unutmayın şef neyi nasıl dinletmek isterse kurguyu öyle yapar.

Voltran oluşturmak mı o da ne?

Stratejik işbirlikleri ve müşteriye bütünsel çözüm sunmak dahası network mantığı ile firmaları akıllı bir strateji çevresinde birlikte hareket eder hale getirmek başarıyı şekillendirecek ve tüm ilgili taraflar için de işleri kolaylaştıracaktır. Danışmanlık yanında işbirliği yaptığım gruplarda ve içinde bulunduğum TV projelerimiz kapsamında bile tüm bölge ülkelerinde çalıştığımız alanlarda ülkemizin gücünü görüyoruz. Bazı firmalar ve sektörlerce sorun hedef bulanıklığı ve stratejik planlamanın yeterince güçlü olmaması gibi görünüyor dışarıdan.

Şimdi gelelim yazı başlığına özel bazı notlara. Biz aslında bir grubuz. Firmalarımız ve yöneticilerimizin yanında ürün ve hizmetlerimiz ayrı. Görünen hiçbir ilişki yok aslında bizler arasında. Bir orkestra şefimiz var firmaları bir araya getiren ve pazarlama ve satış yanında ilişkisel tanıtım ve çeşitli çalışmalar yaptıran bize. Özel bütçeler oluşturuyor ve bir strateji çerçevesinde “Voltran” oluşturuyoruz. 5. anahtar ise orkestra şefimizde. (Voltran oluşturmak için bkz. ekşi ve uludagsözlük) Bu kapsamda yapılan çalışmalara bir örnek verecek olursam: Bir fabrika ve çiftlik yönetiminin sıra dışı kurgular çerçevesinde projeler üretmesi; bir dernek, bir yazılım firması, eğitim ve danışmanlık firmaları ile yerli ve yabancı kuruluşların sosyal projeler üretmesi; son olarak bir başka örnek ise, bir barter firması, bir denetim firması, tesis yönetimi, Telekom, İK, sigorta hatta güvenlik yazılımları distribütörü yanında birkaç firmanın nasıl birbirimize yardımcı olabiliriz diye düşünmeleri ve network mantığı ile bir araya gelmelerini sağlayan orkestra şefinin stratejisi doğrultusunda çalışmalar ve projeler yapmaları. 
Hem ülkemiz hem de firmalarımız için hedeflere ulaşılması dileğiyle başarılı projeler ve çalışmalar dilerim. Bu işsizlik ve istihdam sorunlarına da çözüm olacaktır. 

Evet sıra sizde, şimdi lütfen yazı kapsamındaki sorularınızı yazın, firmanızdaki diğer yöneticilerle paylaşın ve soruları geliştirin. Sonraki adım ise kendi cevaplarınızın yanında uzman görüşlerine başvurmak olacaktır… Ki bunu zaten biliyorsunuz artık çünkü yönetim danışmanları ve business broker olarak çalışan uzmanlar bunun için var. Başarılar ve şimdiden tebrikler.

Yazar: Abdullah Bozgeyik