“Bu Sorunun Cevabı Bir Rakamla Başlar!”

2003 yılının Ocak ayıydı. Amazon.com’un tüccar entegrasyonu yöneticiliğini üstleneli henüz bir yıldan az bir zaman geçtiğinden, hâlâ acemi çaylak muamelesi görüyordum. O esnada şirketin Seattle genel merkezindeki bir konferans salonunda etrafım S-Team dedikleri, Amazon’un en üst düzey yirmi yöneticisini de kapsayan bir grup insanla çevrelenmiş vaziyette oturuyordum ve tüm dikkatlerin odak noktası haline gelmiştim. Ne yazık ki bunun sebebi, kurucu ve CEO Jeff Bezos’un çok öfkeli olmasıydı.

Jeff Bezos, “Bu sorunun cevabı bir rakamla başlar!” diye bağırdı.

Jeff aldatıcı şekilde basit bir soru yönelttiğinde tüm gözler bana dönmüştü: “Yılın ilk gününden beri kaç satıcı faaliyete geçti?”

Soru aklımı karıştırmıştı, çünkü o esnada faaliyete geçecek herhangi bir üçüncü şahıs satıcı (perakende satıcı) -ya da Jeff’in tabiriyle “tüccar”- yoktu, ayrıca bu benim doğrudan denetimimin dışında olan bir konuydu. Özür diler gibi bir tavırla cevap verdim. “Şey, aslında, şu an itibarıyla…”

Ancak Jeff sözlerimi bitirmeme fırsat vermeyerek hiddetle bağırdı. “Bu sorunun cevabı bir rakamla başlar!”

Jeff’in, hislerini bomba etkisiyle ortaya koyma konusundaki ünü zaten yarattığı efsanenin bir parçası haline gelmişti bile. Jeff Bezos duygularınızı önemsemez; o esnada iyi bir gün geçirip geçirmediğinizi hiç umursamazdı. Sadece sonuçlarla ilgilenirdi ve doğru sonuçlar ortaya koymanız, sizin açınızdan iyi olurdu. Amazon.com’un kadrosuna katılan herkes bunu bilir, bu anlaşmanın bir parçasıdır. Fakat bu olay kendimi onun çift etkili öfkesine maruz kalmış halde bulduğum ilk seferdi ve bu deneyim bana küçük bir travma sonrası stres bozukluğundan fazlasını yaşatmıştı. Tüm olası cevapları kafamda çılgın gibi tararken tereddütte kaldım. Nihayet, yutkunarak, benden istediği basit cevabı verebildim: “Altı, ama…”

Jeff, avının yumuşak karnına saldıran bir aslan misali aniden saldırıya geçti. “Bu şimdiye kadar duyduğum en acınası cevap!”

Sonrasında gelen bağıra bağıra konuşmalar ve azarlamalar ne Jeff’in Amazon.com’un sürü lideri statüsünü sağlamlaştırmak için tasarlanmış bir güç oyunu ne de basit bir aşağılama gösterisiydi. Bu aslında şirketin yöneticilerine bir dizi kültürel, stratejik ve operasyonel mesajlar iletmede ve bir örnek sunmada benim pozisyonumu bir fırsat olarak değerlendiren eğitici bir dersten ibaretti. Bu klasik bir Jeff dersiydi, çünkü gürleyen sesine ve tonuna rağmen Amazon.com’u tanımlayan ilkeler hakkında önemli dersler içeriyordu. Sonraki beş dakika boyunca Jeff benim eksik yönlerimi acı verici detaylarla tek tek yüzüme vururken bu ilkelerin yarım düzine kadarına da acımasızca değinmiş oldu. Müşteriyi gerektiği gibi saplantı haline getiremeyişimden, projemi ve sonuçlarını tam anlamıyla sahiplenmeyişimden, kendim ve ekibim için daha yüksek standartlar belirlemeyişimden, yeterince büyük düşünemeyişimden, eyleme geçme yanlısı olmayışımdan ve performansımın yetersizliği gayet açıkken dümdüz ve yüksek sesle kendimi eleştiremeyişimden ötürü yerden yere vuruldum. Tüm bu süre boyunca şiddetli bir kasırga etkisine maruz kalmışçasına o sandalyeye mıhlanmış vaziyette oturdum.

Jeff’in esip gürleyişi nihayet bittiğinde başka tek bir kelime dahi etmeden salondan çıkıp gitmesiyle birlikte S-Team toplantısı da sona ermiş oldu. O ana dek tuttuğum nefesimi sonunda bırakıp az önce yaşananları sindirmeye çalışırken üst düzey yöneticilerin çoğunun bana gülümsediklerini fark ettim; üstelik alaycı bir tavırları da yoktu. Hatta evraklarını toparlayıp tek sıra halinde konferans salonundan çıkarlarken birkaçı beni özellikle tebrik etti.

Biri omzuma dostça vururken, “Jeff seni sever.” diyerek yaşanan duruma açıklık getirmeye çalıştı. “Eğer sevmeseydi, seni bu şekilde utandırmak için zamanını harcamazdı.”

Kaynak: John Rossman, Amazon, Türkçesi: Sibel Calayır Atam, Martı Yayınları, Haziran 2018.