Farsça

İranlılarla ilgili Amerikalılardan dinlediğim bir fıkrayı, iş yaptığınız ülkeyi iyi tanımanın ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından hiç unutamamışımdır:
“Amerikalı bir Coca Cola pazarlamacısı, memlekette pek başarılı olamayıp büyük umutlarla İran’a gider. Hem umutlu, hem de iddialıdır. Ancak bir süre sonra İran’dan da hayal kırıklığı içinde döner. Arkadaşları merakla neden başarılı olamadığını sorarlar. Coca Cola’ya muazzam ilginin olduğu İran’da başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını, ama gittiği ülkenin dilini bilmemenin kendisi için önemli bir handikap olduğunu anlatır. Harika reklam sloganları bulup, billboardları bunlarla donatmayı dener, ama okuma yazma oranı çok düşük olduğundan o da işe yaramaz. ‘Sonunda’ der, ‘müthiş etkileyici üç poster yaptırıp, her yere bunları astırarak şansımı döndürmeyi denedim. Birinci posterde bir adam çölde kızgın kumların üzerinde, susuzluktan perişan bir halde görülüyordu. İkinci posterde adam kana kana buz gibi Coca Cola içiyordu. Üçüncü posterde ise tamamen ferahlamış ve mutlu görünüyordu.’ ‘Harika işte,’ demiş arkadaşları, ‘bu işe yaramıştır.’ ‘Yok’ demiş pazarlamacı, ‘sadece Farsçayı değil, Farsçanın sağdan sola yazılıp okunduğunu da bilmiyordum’.”
Dışarıda iş yapacaksanız, iş yapacağınız ülkeyi her yönüyle çok iyi tanıyacaksınız. Bunca yıllık iş hayatımın bana öğrettiği derslerden biri budur. İster Türkiye’nin bir yöresinde, ister dünyanın bir ülkesinde olun, gittiğiniz yeri önceden mutlaka çok iyi etüt edin. İnançlarını, değerlerini, gelenek ve göreneklerini, kültürlerini, kanunlarını öğrenin. Gittiğiniz yörenin veya ülkenin ileri gelenleriyle, yöneticilerle ve halkla ilişkiler kurmaya dikkat edin.

Kaynak: Nurettin Çarmıklı, 50 Yılda Devriâlem, Nurol Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı