Faturayı Geri Yollamanın Faturası

Biz büyük teknoloji hipermarketine geçtiğimiz dönemde tüm firmaları tek tek çağırdık ve şu mesajı verdik: “Biz sizin için bir pazar yeri oluşturuyoruz. Tüm ürünlerin bir arada sergilendiği ve cazip vade seçenekleri ile müşterilere sunulduğu bir market olacak. Bunun için de büyük bir riskin altına giriyoruz. Sizler de bize, sattığımız değişik kategorilerdeki ürünler için giriş parası vermelisiniz.”

Pek çok firma bu talebimizi olumlu karşıladı ve çok yüksek olmayan bu bedelleri ödediler. Hatta yeni giren markalar hâlâ bu bedelleri ödüyorlar. Üstelik giriş parasının dışında ilk reklam bedeli adı altında bir ücret daha alıyoruz ve bu kaynakla o markanın ilgili kategorisinin artık bizde satılmaya başladığını duyuruyoruz.

Marka ve markanın ilgili kategorisi Türkiye’de pek duyulmamışsa, bu bedel daha da artıyor. Yani bizim mağazalarımız veya bizim uygun fiyatlı reklamlarımız sayesinde pazarda yer alacaksa, daha yüksek bir tarifeden giriş parası ve ilk reklam parası ödüyorlar. Bunun karşılığını da fazlasıyla alıyorlar. Amaç, karşılıklı kazanmak.

Intel ise önerimize olumlu bakmadı. Önce “Biz İntel’iz, böyle bir parayı ödemeyiz.” dediler. Biz de “Doğru siz İntel’siniz ve siz olmadan bir teknoloji mağazası düşünülemez. Dolayısıyla siz giriş parası vermeseniz bile ürününüzü satmak zorundayız ama raflarımızda göstermeyiz, reklamlarımızda yer vermeyiz ve rakibinizi destekleriz.” diye görüşlerimizi açıklıkla ifade ettik.

Önceleri bizi pek ciddiye almadılar. Ama zaman içinde bizim mağazada rakiplerinin pazar payının yükselmesi, ilanlarımızda İntel işlemcili bilgisayarlarda bile İntel logosu kullanamıyor olmaları onları rahatsız etti. Türkiye’den sorumlu bir üst düzey yabancı müdürün ziyareti öncesi alelacele bir randevu alıp giriş parası ödemeyi kabul etiklerini, ancak böyle bir parayı yurt dışına anlatamayacaklarını söylediler. Ardından da aktivite bütçesi ile ödeyebileceklerini, bunun için de yabancı müdürlerinin geldiği hafta mağazamızda aktivite yapıp yapamayacaklarını sordular. Olumlu karşıladık ve aktiviteyi yaptılar. Faturayı da ilgili ajanslarına kestik.

Yabancı üst düzey müdür geldi, mağazamızı gezdi, çok beğendi ve içeride İntel’in aktivite yapmasından da çok mutlu oldu. Yani İntelciler istediklerini yapmış, Vatan’ı İntel’in kalesi gibi göstermişlerdi. Prosedür gereği parayı bir ay sonra ajanstan alacağımızı söylediler. Bir ay geçtiğinde biz parayı beklerken faturamızın geri yollandığını gördük. Yurt dışına bu aktiviteyi kabul ettiremedikleri gibi manasız bir nedenden bahsediyorlardı.

Oysa biz bu parayı aktivite için değil, giriş parası olarak alıyor olacaktık ve aktiviteyi bonus olarak vermiştik. Tekrar aramız açıldı ve TV programımız dahil bütün tanıtımlarda rakip firmalara yönelmeye başladık. Zaman zaman araya tedarikçi firmaları koyup tekrar bir şeyler yapmak istediklerini belirttiler. O zaman ben de, “Geri yolladıkları faturanın beş katı bir ödeme ile tekrar Vatan’da yer alabilirler.” dedim.

Aradan bir-iki yıl geçtikten sonra bir kısmını bina içi reklamlarımızda kullanmak kaydı ile gerçekten beş katı kadar ödeme alarak İntel ile tekrar çalışmaya başladık. Şu anda bildiğim kadarıyla Türkiye’deki en iyi müşterileri biziz. Hep söylediğim gibi ben her zaman bu katkı paylarını kazandıracağımızı bildiğim için isterim. Çünkü riski tek taraflı almanın hiçbir anlamı yoktur. Biz projeyi yaratıyoruz, kapasitemizi kullandırıyoruz ve bizimle birlikte olanlara kazandırıyoruz. Bu paraları da rastgele rakamlar belirleyerek değil, ölçülebilir sonuçlara karşılık olarak istiyoruz.

Kaynak: Hasan Vatan, Bu Vatan İçin Neler Yapmadık ki? Vatan Bilgisayar’ın Sıradışı Öyküsü, Vatan Bilgisayar Yayınları