Grev mi? Görev mi?

1971’de River Clyde’daki tersanelerin kapanması olasılığıyla karşı karşıya kalan işçiler geleneksel grev önerisini reddedip, “iş başından ayrılmama” taktiğine başvurdular, yani içerden hiç çıkmadan çalışmaya devam ettiler. Herkes, o esnada işten kovulmuş durumdaki işçiler bile, verilen iş talimatlarını sonuna kadar yerine getirdi. Bir yandan hükümetin politikasını değiştirmeye ve gerek duydukları desteği kazanmaya uğraşırken, bir yandan gemi inşa etmeyi sürdürdüler. En tabandan en üst düzey yöneticilere kadar herkesin ortak amacı dünyaya, tüm tersaneye hayat veren iş birliği ruhunun hüküm sürdüğünü göstermekti. Tersane sendikası başkanı Jimmy Reid şöyle diyordu:

“Greve gitmeyeceğiz. Oturma grevi de yapmayacağız. Bizim iznimiz olmadan içeriye bir çöp bile girip çıkmayacak. Serseriliğe, barbarlığa, içki içilmesine izin vermeyeceğiz, çünkü bütün dünya bizi izliyor ve biz sorumluluk, onur sahibi, olgun insanlar olduğumuzu göstermekle yükümlüyüz.”

O da “dünyanın izlediğini” anlamıştı ve bu anlayış grubunun yaratıcı tepkisine zemin oluşturdu. Geleneksel sendika taktiklerini daha geniş bir kamuoyu desteği kazanmak ve hükümetin enerjisini grevi kırmak yerine onlara yardıma harcamaya teşvik etmek için ortama uyarladılar. Bu, aşikâr olmayan bir çözüme götüren aşikâr olmayan bir stratejiydi.

Edward Heath liderliğindeki ortanın sağındaki hükümet işsizlik artışına yol açmayacak bir yanıt arayışına girdi. Sendikaların yaratıcılığı çeşitli grupların sendikanın çalışma hakkı çağrısını desteklemesini kolaylaştırdı. Bir yıldan kısa bir süre içinde Clyde gemi yapım sektörüne, bugün de çeşitli biçimler altında sürmekte olan, bir kredi temin edildi.

Kaynak: Max McKeown, Uyum Sağlama Yeteneği, Sürekli Yenilenen İş Dünyasının Belirsizliğinde Kazanma Sanatı, Türkçesi: Ümit Şensoy, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Şubat 2018.