Güvercin İhracatı

Türkiye ekonomisinin dışa açılmasının en güzel, en yaratıcı örneklerinin yaşandığı 1980’li yıllarda, ekonomideki serbestleşme ve liberal düşünce eğilimleri ile bürokrasinin kuralları arasında zaman zaman ilginç çatışmalar yaşanıyordu. Bunun en güzel örneği olduğuna inandığım ve bir ekonomik modelde teşvik verildiğinde insanların ekonomik yaratıcılığının ne boyutlara vardığını, bürokrasinin ise bazen bu gelişmeye ayak uydurmakta ne kadar güçlük çekebildiğini gösteren küçük bir ihracat olayını burada aktarmayı gerekli görüyorum.

Giderek genişleyen dış ilişkileri sırasında, girişimci bir işadamı Türkiye’den bazı değişik malların da Suudi Arabistan’a satılabileceğini düşünmektedir. Seccade, Kuranı-Kerim, battaniye gibi geleneksel (!) ürünlerin dışında yeni bir şey daha olabilirdi, olmalıydı. Yapılan çeşitli iç ve dış temaslar sonucu anlaşılan Suudi Arabistan’da ilk aşamada kolay pazarlanabilecek mallardan biri de “güvercin”dir. Bir Suudlu vatandaş Türkiye’den canlı güvercin almak istemektedir.

Bu konuda bir Türk ihracatçısıyla anlaşarak bağlantı yapılır ve ihracatçıya siparişi kesinleştiren akreditif bir Türk bankasına açılır. Uyanık Türk ihracatçısı hemen kolları sıvar ve birkaç boş gezen kişiyle anlaşır. Gerekli “malzemeyi” (kafes ve mısır taneleri olmalı) temin ederler. Eminönü’ndeki Yenicami alanına yerleşirler. İhracatçı şirketin genel müdürü ve yöneticileri yaptıkları stratejik yer seçimi kararından memnundurlar! Yenicami’den daha bol ve ehli güvercini başka bir yerde bulamayacaklarını bilmektedirler. Amaca en uygun yer burasıdır. İhracatçı şirketin ekibi mısır taneleri üzerinde uçuşan güvercinlere doğru ilerlemeye başlar. Bir yandan ellerindeki kafesler, diğer yandan ürküp uçuşan, ancak yerdeki mısır tanelerinin çekiciliğiyle ve fazla besili olmanın getirdiği tembellikle uzun süre havada kalamadıkları için tekrar yere konan güvercinlerin kanat sesleri, çıkardıkları tozlu rüzgâr, turizm veya iş amacıyla gelip geçen kişilerin dikkatini çeker.

Özellikle o yöre halkının bu tür görüntülere ayıracak zamanının bolluğu nedeniyle seyirci sayısı kısa zamanda artar, ihracatçı ekibin ve güvercinlerin çevresindeki halka genişler. Şirket yetkilileri büyük bir özenle ve ciddiyet içinde alanda uçuşan, kaçışan güvercinlerin peşinde koşmaktadırlar. Onlar için artık güvercin biraz döviz, biraz vergi iadesi, biraz düşük faizli kredi, biraz vb. teşviklerden oluşan önemli bir kazanç unsurudur. Bu büyük kazanç potansiyelini kısa zamanda kafese koymak gerekmektedir.

Yaklaşık bir saat süren bu eğlenceli ve hareketli ihracata hazırlık faaliyeti, olaya hızla müdahale etmek ihtiyacını duyan birkaç polisin düdük sesleriyle birden duraksar. O anda “Türkiye Ekonomisinin Dışa Açılması ve Bürokratik Engeller” adlı bir seminere konu olabilecek ilginç bir tartışma başlar.

Polis ihracatçılara ne yaptıklarını sorar. Onlar da Suudi Arabistan’dan güvercin sipariş aldıklarını ve bu siparişi yerine getirmeye çalıştıklarını söylerler. Polis pek bir şey anlamaz ve boş gözlerle bakarak, ihracatçılara Eminönü meydanının düzenini bozduklarından, trafiğin aksadığından, vilayetten izin olmaksızın toplantı yapılamayacağından söz eder. İhracatçılar da yaptıkları işe inanan kişilerin rahatlığı içinde ülkemizde başıboş uçuşan pek çok güvercin olduğunu ve bunların yalnız mısır tüketip çevreyi pislettiklerini, başka bir işe yaramadıklarını, amaçlarının trafiği aksatmak, düzeni bozmak değil, ekonomik bir çalışma olduğunu belirtirler. Polis, “Bu güvercinlerin Eminönü yöresine ve Yenicami’ye ait olduğunu, bunların ihraç edilebilmesi için herhalde belirli mercilerden izin alınması gerektiğini,” ihtaren, sözlü olarak tebliğ eder.

İhracatçı şirket yetkilileri ise, “… böyle bir izne gerek olmadığını, Resmi Gazete’nin son sayısında yayınlanan ilgili tebliğde ülkemizden güvercin ihracatının da artık serbest bırakıldığını, aslında bu güvercinlerin kimsenin malı olmadığını, dolayısıyla rahatlıkla ve engelsiz bunları ihraç edip ülkemize döviz kazandırabileceklerini, polisin böyle önemli bir döviz kazandırıcı işe engel olması halinde ise ülkeye ve topluma iyilik yerine kötülük yapmış olabileceğini, esasen bu girişimi engellemeye de pek hakkı olmadığını” belirtirler.

O ara tartışma biraz kızışır. Gelişmelerden hem polis, hem ihracatçı, hem de seyirciler tedirgin olmuştur. Memnun olmayanlar ise yüzyıllardan bu yana uçuştukları Yenicami alanında ekonomideki liberalleşme ve döviz kazanma uğruna rahatları kaçan güvercinlerdir.

Tartışma biraz daha sürer, izleyicilerden de karışanlar olur, polis aracından birkaç polis daha duruma katılır ve 1980’li yılların daha başlangıcında olduğumuz için bu tartışmada ihracatçı kaybeder, ellerinde boş kafeslerle, birkaç kilo mısır torbasıyla birlikte polisin muzaffer bakışı, güvercinlerin de hoşnut kanat çırpışları arasında sıkıntıyla uzaklaşıp giderler.

Suudi Arabistan’dan alınan bu güvercin siparişinin sonunda gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmiyorum.

Kaynak: İbrahim Betil, Hafiften Bankacılık, Ana Yayıncılık, 2. Baskı, Şubat 2002.