İlk Kurucu, Patron ve Girişimci Hastalığı

Başarı için girişimciler, yöneticiler ve patronlar farklı süreçlerden geçerler. Bazı durumlarda stratejik kararları olumlu yönde alırlar ve firmalarını geleceğe taşırlar. Bazen ise kendilerinin dahi farkında olmadığı şekilde etraflarında öyle bir örgü gelişir ki hata yaptıklarının farkına dahi varmazlar. Bu konuyu yönetim açısından en basit tanımla “çember sendromu” yani etrafta bolca yalaka ve evet efendimcilerin olması nedeniyle, dahası yöneticilerin uygulamalarda stratejik seviyeden taktiksel seviyeye düşmelerinin sebebi gibi nedenlerden dolayı “yönetim körlüğü”, “işletme körlüğü”, “silo sendromu” durumu olarak da tanımlarız. Bu kapsamda en basit çözüm olarak “örgütsel öğrenme”, “yeniden yapılanma” ve “stratejik yönetim kapsamında danışmanlık alma ve yenilikçi projelere odaklanmak” önerilir danışmanlarca. İşte bu durumda dahi söz konusu kurucu, girişimci ve patron eğer karar vermekte zorlanıyorsa bilin ki çember oldukça daralmıştır ve son yolculuğa yani iflasa gidiş gerçekleşmemiş yani daha dip görülmemiştir.

Tüm bunlara rağmen olumsuz çoğu durumda dipten dahi dönüş vardır. Buna da “Anka”, “Zümrüdüanka”, “Simurg” ya da “Phoenix” yani “küllerinden yeniden doğmak” gibi tanımlar yaparız. Bilindiği gibi Anka kuşu, bedeni işlevini yitirmeye başladığı zaman alev alıpküllerinden yavru olarak yeniden doğmak suretiyle kendini yenileyebildiği için, çok çok uzun zaman yaşar. Doğal olarak bu süreç ve işlem sanıldığından daha zor ve başarılması bazen imkânsız gibi görünen, hani Kaf dağının arkasındaki çözüm gibidir.

Tüm bu detayları sadece karamsar bir bakış açısı ile yazmadığımı, sorunu tarif ederken aslında çözümler de önerdiğimi, dahası bu yönde düşünülmesini teşvik ettiğimi fark ettiniz sanırım.

Çözüm için basit bir liste:

1. Yönetim körlüğü size ne ifade ediyor?

2. Yönetimsel hataları görmek maharet ister diyor ama çözüme yanaşmıyor musunuz?

3. Ortaklarınız, yardımcılarınız ve çalışanlarınızı sanırım pek dikkate almıyorsunuz?

4. Danışmanlar, mali müşavirler, avukatlar… kısaca çözümü kimse sizden daha iyi bilmiyor mu?

5. Sektörde olmanız gereken yerden çok geridesiniz ama rakipleri ve muhtelif kişileri, şeyleri mi suçluyorsunuz sadece?

6. Rakip gibi, müşteri gibi hatta bir amatör gibi düşünmek size ne ifade ediyor?

7. Danışmanlara para ödemek size sokağa para atmak gibi mi geliyor?

8. Kişisel ve yönetimsel gelişiminize hiç yatırım yapıyor musunuz?

9. Dünyanın merkezinde olduğunuz konusunda herkesi ikna etmeye mi çalışıyorsunuz?

10. Çözümlerin ne olduğunu biliyorsunuz ve isterseniz yine yapabileceğinizi mi tekrarlıyorsunuz?

11. En iyisini hep bildiğiniz, her konuda fikrinizin olduğu, bilgi ve deneyime prim vermediğinizi fark ediyor musunuz?

12. “Yenilik”, “Yeniden yapılanma”, “Çıkış stratejisi” vb. ifadeler hoş ama boş ifadeler mi?

Bu listeyi uzatmak mümkün ama bir şarkı arası vermek sanırım iyi olacak. Önerim 1985 yılında çıkan MFÖ’nün ikinci albümü olan “Peki Peki Anladık – MFÖ” (TRT Performans) şarkısını dinlemeniz olacaktır. İsterseniz “GQ Men of the Year 2017 – Peki Peki Anladık” araması ile şarkıyı güncel haliyle Youtube üzerinden izleyebilirsiniz.

Şarkıyı dinledikten sonra lütfen okumaya kaldığınız yerden yani bu satırdan devam etmeyin. Öyle yaparsanız istenen etkiyi fark edemeyebilirsiniz.

Rica ediyorum; önce şarkıyı dinleyin ve yazıyı en başından yeniden okumaya başlayın lütfen. Böylece aklınıza sanırım farklı bazı detaylar gelecek, bakış açınız değişecek (sizin için umarım) ve çözüm odaklı düşünmeye başlayacaksınız. Böylece bu satıra kadar yeniden geldiğinizde sanırım yazıdaki ana fikir dikkatinizi çekecek ve tekrar okuma zahmetiniz amacına ulaşmış olacak.

İşte o zaman 12 madde olarak verdiğim listedeki ve yazıdaki ipuçları zaten sizin doğru çözüme, çıkışa doğru yönelmenize yardımcı olacaktır. Bu aşamada arzu edilen etkiyi fark ettiyseniz harika… Yoksa lütfen son kez yazıyı baştan başlayıp yeniden okuyun.

Eğer olumlu etkiyi elde ettiysek aşağıda değindiğim noktalar size ek bakış açıları sağlayacak. Aşağıdaki notlar kapsamında internet araştırması yapın lütfen:

– İyi yönetici / patron özellikleri

– Kötü yönetici / patron özellikleri

– Yalakalık, patronseverlik, evet efendimcilik, her şeyi bilme sendromu (imposter, Dunning Kruger sendromu)

– Sıradışı girişimci – yönetici – patron

– Tek patron hastalığı, “Go-go sendromu”

– Patronların yönetim hataları, Bruksizm, zor insan, narsizm

– İşi asmak, iflas süreci, maymun iştahlılık, müşteriyi değil rakipleri takip etmek

– “Feature creep“ veya “özellik çılgınlığı”, “Basit düşünmenin çözüme katkısı”

– Sorunun değil çözümün parçası olmak

Sanırım artık tüm detaylar sizin için netleşmeye başladı. Yok eğer tüm bu notlara rağmen olumlu etkiyi elde edemediysek yani arzu edilen etki sizde oluşmamışsa, durum düşündüğünüzden vahim olabilir ki bu durumda “takdiri ilahi” diyerek “son yapılacaklar listesini önereceğim danışmanınız olarak” cümlesini duymak üzeresiniz demektir. Bu aşamada “İyi de ben zaten danışmanlara para ödemem, son liste saçmalığı da ne? Benden iyi mi bileceksiniz? Bilseydiniz danışman değil benim gibi zengin bir patron olurdunuz” kapsamında düşünceler aklınızdan geçiyorsa, söylenecek son sözleri dahi israf etmemek yerinde olacaktır.

Durun canım hemen kızmayın zaten bu son kısım sizin gibi algıları açık, başarılı ve ileriyi gören girişimci, kurucu ve patronlar için değildi.

Siz yine de “Lütfen aynaya bakmayı yani sektör verilerini, iyi ve kötü örnekleri incelemeyi, ders almayı, olumlu ve olumsuz gelişimlerden faydalanmayı ve çözüm önerenleri, danışmanınızı, rehberinizi ve özellikle kalbinizin sesini dinlemeyi unutmayın”.

Başarı yolculuğunuz için şimdiden kolaylıklar dilerim.

Yazar: Abdullah Bozgeyik