İn Arabadan

ABD’de işsiz bir genç, ünlü işadamı Ford’dan iş istemek için ofisine gider. Sekreterden kavga dövüş, 8 ay sonraya randevu alır, verilen saatte gider. Sekreter der ki:

“Ford şu anda dışarı çıkıyor. Siz de onu takip edin lütfen!”

Bir arabaya biner Ford. Genç de yanındadır. Yol boyu hiç konuşulmaz. Arabadan inip bir mağazaya yürürler. Kapıdakiler, büyük bir saygıyla karşılarlar ünlü misafirlerini. Birlikte gezerler sonra da, aynı şekilde 2. 3. 4. ve 5. büyük mağazalar da gezildikten sonra dönüş için tekrar otomobile binilir. Genç daha fazla dayanamaz ve sorar:

“Sayın Ford! Benimle bir iş görüşmesi yapmayacak mısınız?”

“Ya! Demek öyle?.. Pekiyi o halde!”

Ford arabayı durdurup, kahramanımızın inmesini ister ve basar gider. Şehirden uzak, tenha bir yerdir. Gencin cebindeyse hiç para yoktur. Sinirlenerek yürümeye başlar. Kan ter içinde kalır. Bir taraftan da düşünür: “Mutlaka bir ders vermek istedi. Ama ne?”

Günlerce yorum yapıp gizli mesajın ne olduğunu anlamaya, bulmaya, çözmeye çalışır. Bir sonuca ulaşınca da Ford’un ilk ziyaret ettiği mağazaya koşar. İlgililer, büyük bir saygı gösterirler. Her sorusuna, sanki karşılarında Ford varmış gibi nezaketle cevap verirler. Bundan sonra, 2., 3., 4. ve 5. mağaza yetkililerine der ki:

“Ürünlerinizi pazarlamak istiyorum.”

“Buyurun istediğiniz kadar alın satın, parasını sonra ödeyin!”

Bundan büyük yardım mı olur bir insan için? Sonra, tutun tutabilirseniz. Beş yıl içinde, Amerika’nın en büyük işadamlarından biri olur. “Eh Ford’u bir ziyaret edeyim de kendisine teşekkürlerimi sunayım artık!” diye düşünür. Gidip Ford’un sekreterine söyler söylemez, aldığı cevap enteresandır:

“Buyurun efendim, Ford sizi bekliyor.”

Ve Ford ona şunu söyler:

“Aynı yerde arabadan indirdiğim ne ilk kişisiniz, ne de son. İçlerinden sadece siz anladınız ne demek istediğimi. O günden beri, hayranlıkla takip ediyorum sizi.”

Kaynak: Cevdet Kılıç, Bilgelik Hikâyeleri, İnsan Yayınları