İndirim

Telekomünikasyon şirketinde satış mühendisiyim. En büyük holdinglerden birine bağlı pazarlama şirketinden aradılar. Belli bir kapasitede bir telefon santrali ve çok miktarda telefon makinesi için benden teklif istediler. Teklifi hazırladım ve bir gün sonra o şirkete gittim.
Teklifi isteyen yetkili, beni şirketin CEO’suna götürdü. CEO etrafını terörize ediyordu. Hışımla teklife baktı. Ağzından, “Telefon santraline yüzde 30 indirim yapacaksın.” komutu çıktı. Ne beni ne de kendi yöneticilerini adam yerine koyuyordu. “Peki efendim,” deyip, neredeyse selam çakıp CEO’nun yetkilisiyle huzurundan ayrıldım. Ama bu davranışından da çok rahatsız oldum. “Bunun canına okurum!” dedim içimden.
Yönetici beni odasına götürdü. Teklif üzerinde telefon santrali fiyatına yüzde 30 indirim yaptım. Teklifte çok telefon makinesi olduğu için onların toplam fiyatı da telefon santralinin fiyatı kadardı. Teklifi iyice gözden geçiren yönetici, “Telefon makinelerine de yüzde 30 indirim yapacaksınız.” dedi.
“CEO’nuzla konuştuk, sadece telefon santraline indirim yaptım. Zaten daha fazla bir şey de yapamam. İsterseniz CEO’nuza sorun.” dedim. Yönetici CEO’ya tekrar gidip indirim konusundaki görüş ayrılığımızı söyleyecek gücü kendinde görmedi. İş söylediğim gibi sözleşmeye bağlandı.
Ortalama yüzde 15 indirim yapmış oldum. CEO ortalığı kasıp kavuracak yerde, bana insan gibi yaklaşsaydı, daha farklı bir indirim olabilirdi. Çünkü o sıralar, o şirketin referans listemizde bulunması, holdingin diğer şirketlerine ulaşabilmek için çok önemliydi.

Kaynak: Adnan Nur Baykal, İş Hayatının Yol Haritası, Kırmızı Kedi Yayınevi