İşin Danası ile Uğraşmaktan Anasına Vakit Kalmıyordu

Sanayileşme hareketinin yeni yayılmaya başladığı 1950’li, 1960’lı yıllarda, müteşebbis sadece bir tek üretim ile uğraşmıyor, o üretime bağlı birçok hizmeti de yürütmek zorunluluğunda kalıyordu. Çünkü o yıllarda büyük sanayiyi destekleyecek yan kuruluşlar ortaya çıkmamıştı. Küçük sanayi, büyük sanayi ile işbirliğine hazır değildi. Hatta hizmet sektöründekiler, kamyoncusu, lokantacısı hazır değildi.

Mesela, biz Bossa Fabrikası’nda üretimi yürütebilmek için, sadece tekstilcilik yapmıyorduk. Fabrikanın makinelerinin tamiri ve yedek parça ihtiyacının karşılanması için, Adana’nın en büyük torna atölyesine de sahiptik. Ve bu atölyenin işletilmesi sorumluluğunu taşıyorduk. Torna atölyesinde, kocaman tornalar, frezeler, presler lazım olduğunda el altında bulunsun hesabıyla günlerce boş yatar, bu tezgâhların başında ustalar boş otururdu.

Biz Bossa’da, Adana’nın en büyük marangozhanesini kurmuştuk. Çünkü ihtiyacımız olan sandıkları yapacak bir kuruluş bulamıyorduk.

Bossa’nın yemek servisini biz yapmak zorundaydık. Üç bin, beş bin işçiye her gün yemek çıkardığımıza göre, Adana’nın ve hatta Türkiye’nin en büyük mutfağının, lokantasının işletmecisi durumundaydık.

Kendi ürettiğimiz malları, hammaddelerimizi, kendi kamyonlarımızla taşıdığımızdan Adana’nın en büyük nakliyecisi, işçilerimizi otobüsle taşıdığımızdan Adana’nın en büyük otobüs işletmecisiydik.

Bunları yapan, bunları yapmak mecburiyetinde kalan bir müteşebbis, acaba asli işine kendini ne kadar verebilir?

Zamanla şartlar değiştikçe bütün bu işleri başkalarına devrettik.

Daha önceki bu tecrübenin çok yararı oldu.

Bazı vesilelerle bize başvurular olur. Sabancı Topluluğu’na dâhil şu fabrikanın, bu kadar matbaa işi var. Onu başkalarına yaptıracağınıza, gelin bir matbaa kurun da kendiniz yapın. Şu kadar ihracat yapıyorsunuz. Gelin birkaç gemi alın da kendi malınızı kendiniz taşıyın. Bu kadar işçiniz var. Onların yemeğini çıkarmak için büyük bir mutfak kurun gibi…

Kardeşlerim gibi ben de bu gibi teklifleri tebessümle karşılarım. Biz bu yollardan geçip bugünlere geldik. Bırakalım herkes en iyi bildiği işi yapsın. Herkes her işi yapmaya kalkarsa, sonuçta kimse bir şey yapamaz.

Kaynak: Sakıp Sabancı, İşte Hayatım, Aksoy Matbaacılık, 1. Baskı, Kasım 1985