Kerhen İcazet

Bir gün kafamı hazırladım, babamın huzuruna çıktım: “Baba, biz düşündük, taşındık, bira işine girmeye karar verdik…” dedim. Babam, bu sözlerimi, büyük bir hayret ve şaşkınlık içerisinde dinledikten sonra, şöyle bir uyarıda bulundu: “Oğlum, bira, alkollü bir içecektir. Sakın ha, bu işe girmeyin. Ekmeğinizi, başka yerde arayın. Montaj sanayiinde daha da ileri gidin. Yine tekrar ediyorum, bu işe asla ve asla bulaşmayın…”

Babamın bira üretimi yapmamız konusunda tavrı bu idi. Ama ben, kendisinden kerhen de olsa izin koparmak istiyordum. Ağzından çıkacak bir kelime, bizim için yeterliydi.

Babamı sükûnetle dinledikten sonra, edepli bir şekilde şu karşılıkta bulundum: “Baba, her adım atışımda sizden izin alıyorum, almaya da devam edeceğim. Bira işini enine boyuna araştırdık. İstikbal vadediyor. Biz yapmazsak, başkaları yapacak. Bak, Koç ve Kavala bu işe talip. Eğer biz, yeni bir iş dalında atılım yapmazsak, bu gidişle iflas ederiz.”

Babama, bu kararlılığımızı bildirdikten sonra, her ikimiz de derin bir sessizliğe büründük. Biliyordum ki, babam düşünüyor, bana vereceği yeni cevabı zihninde oluşturuyordu. Ben de, babamın ağzından çıkacak her kelimeyi heyecanla bekliyordum.

Evet, babam konuşmaya başladı: “Oğlum, Allah iyiliğini versin, hakikaten bu, çok günah bir iş. Ama, illa yapacağım diyorsan, günah olduğunu bilerek yap.”

Babamdan icazet çıkmıştı. Yani, kerhen icazet… Bu kadarla yetindim, İzzet Bey’e müjdeyi verdim ve işe koyulduk.

Bizim bira teşebbüsümüzden üç yıl önce, yani 1963’te, Türkiye, Avrupa Ortak Pazarı’na girmek için Ankara Antlaşması’nı imzalamıştı. O yıllarda, Ortak Pazar nezdindeki Türkiye Büyükelçisi, aynı zamanda İzzet Bey’in hemşerisi olan Ziya Müezzinoğlu da, ortağına bir fikir alışverişi sırasında şunları söylüyordu:

“İzzet Bey, Ortak Pazar, ileride Türkiye’nin hem yapısını, hem de çehresini değiştirecek. Bundan sonraki yatırımların dikkatlice seçilmesi gerekir. Türk firmalarının ileride Ortak Pazar’ın rekabet ortamına hazırlıklı olması şart. Bugünden diyebilirim ki; firmalarımız, yakın bir gelecekte Ortak Pazar şartlarında bira ve çimento konusunda iş yapabilir…”

Müezzinoğlu’nun bu işareti, bize rehber oldu. Doğru yolda gittiğimizi, böylelikle bir defa daha kontrol imkânı bulduk ve kararımızı hayata geçirmek için kolları sıvadık.

Montaj sanayiini Kartal’da kurmuştuk. Bira fabrikası için de yine Kartal taraflarında arsa arıyorduk. Böyle bir sanayi kurmak için şüphesiz arsaya ihtiyaç vardı; ama öncelikle bol suyu olan bir arsa gerekiyordu.

O günlerde, Koç Grubu’nun bira işinden vazgeçtiğine dair haberler geldi. Hemen, onların tesislerini kurmak için hazırladıkları arsaya talip olmaya karar verdik. Ancak, Koç’tan mal almanın kolay olmadığını da biliyorduk.

Vehbi Bey’i ziyaret ettik. Kendisine önce ortaklık teklifinde bulunduk; bizi nezaketle dinlemekle yetindi. Satışa çıkarmaları halinde, arsalarına talip olduğumuzu söyledik. Ancak, Vehbi Bey’den olumlu bir işaret alamadık. Aradan bir müddet geçtikten sonra, Koç Grubu’nun bu işten kesin olarak vazgeçtiği ortaya çıktı. Bu gelişme üzerine, biz teklifimizi yineledik, onlardan olumlu cevap aldık ve daha sonra Bakırköy-Bahçelievler’deki 170 dönümlük arsayı, o günün parasıyla 3,5 milyon liraya taksitle satın aldık. Bu arsada, hiç su problemi yoktu.

Daha sonra öğrendik ki, Türkiye’deki “mevzuat hazretleri” dediğimiz bürokratik engeller, Amerikalıların gözünü korkutmuş, bu işten Koç Grubu değil, Koç’un yabancı ortağı vazgeçmiş.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Çeklerle bira fabrikası kurmak için görüşmelerde bulunan Kavala Grubu’nun da yarışı terk ettiği haberini aldık ve rakipsiz bir şekilde yola koyulduk.

Kaynak: Kâmil Yazıcı, Ortak Akıl: Tahtakale’deki Bir Hırdavatçı Dükkanından Anadolu Holding’e Uzanan Azmin Öyküsü, Kamil Yazıcı Yönetim ve Danışma A.Ş., 3. Baskı, Şubat 2016.