Ortaklık Hukuku

Hatırladığım kadarıyla, yıl 1962. Henüz 9 yaşındayım. Kartal’daki Jawa Motosikletleri Montaj Fabrikası kuruluyor. Çekoslovakya’dan konteynerler gelmiş, içinde, demonte vaziyette motosiklet parçaları… Malzemelerle dolu olan sandıklardan bazıları parçalanmış. İçinden, lastik şişirme pompaları ortalığa saçılmış.

Ben, kısa pantolonlu halimle fabrikaya geldim. Babamla birlikte sahayı dolaşıyoruz. Yerlere saçılmış olan pompaları görünce, heyecan içinde koştum, içinden bir tanesini aldım. Çünkü, evdeki bisikletimin pompası kaybolduğu için, bu pompaya çok ihtiyacım vardı.

Babam, benim bu tavrım karşısında, bir anda gerildi, sert bir ifadeyle, “Ne yapacaksın o pompayı?” diye sordu. Kendisine, “Baba, bisikletimin pompası kayboldu. Bunu, onun yerine koyacağım.” cevabını verdim.

Babamdan aldığım karşılık ise, şöyle oldu: “Oğlum, o pompayı derhal yerine koy. Bunda, hem ortağımızın, hem de iki amcanın hakkı var. Eğer, o pompayı illâ eve götürmek istiyorsan, muhasebeye git, bedelini ödeyelim ve alalım.”

Babamın bu tavrı, kendisinin, işin başında ortaklık hak ve hukukuna ne derece saygılı olduğunu gösteriyordu. Bir başka ifade ile, babam, ortaklığa hazırdı ve bunu uzun soluklu sürdürmek istiyordu. Onda da muvaffak oldu.

Anlatan: Osman Yazıcı

Kaynak: Kâmil Yazıcı, Ortak Akıl: Tahtakale’deki Bir Hırdavatçı Dükkanından Anadolu Holding’e Uzanan Azmin Öyküsü, Kâmil Yazıcı Yönetim ve Danışma A.Ş., 3. Baskı, Şubat 2016.