Patron Sendikada Arabulucu Olursa

Daha sonraki dönemlerde Lastik-İş başkanlığını Kenan Akman üstlenmişti. Kenan Akman ilerleyen tarihlerde Kocaeli’nden Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili oldu. Kendisiyle dostluğum uzun süre devam etti. Bir gün Kenan Akman bana geldi:

“Pimaş’la anlaşamıyoruz, ben hakeme gideceğim.” dedi. Sonra da tuttu, garip bir öneri getirdi: “Ama hakemliği sen yapacaksın, tek hakem sen olacaksın.”

Ben şaşırdım, patron benim, Kenan benim hakem olmamı istiyor. Olacak iş değil, çünkü ben Pimaş’ın yönetim kurulu başkanıyım. Nasıl hakem olabilirim?

Fakat çok ısrar edince çaresiz kabul ettim. Sendika tarihinde böyle bir şey görülmemiş. Ne yapayım, iş başa düştü. Hemen kolları sıvadım. Önce sendikayı çağırdım. Anlattılar, hiç görüş belirtmeden onları sonuna kadar dinledim. Sonra bizim genel müdürü çağırdım, onu da dinledim. Daha sonra kendi kafamda bir değerlendirme yaptım, arkasından bu kez hem sendikayı hem Pimaş yöneticilerini çağırdım, yine dinledim.

Sonunda kararımı verdim ve şöyle dedim:

“Arkadaş sen şurada şurada haklısın, ama şurada şurada haksızsın. Sen de şunlarda haklı, şunlarda haksızsın. Şimdi ikiniz de haksız olduğunuz konularda direnmekten vazgeçip öpüşeceksiniz ve anlaşmayı imzalayacaksınız. Tamam mı?”

Hiç unutmuyorum iki taraf da “tamam” dedi ve kalkıp öpüştüler. Böylece işi tatlıya bağladık.  Bu deneyim diyalogla her zorluğun üstesinden gelinebileceğine ilişkin inancımı güçlendirdi.

Bu olaydan sanırım bir yıl sonraydı, bizim işçimiz sektördeki rakip şirketin teşvikiyle Lastik-İş’ten, Türk-İş’e bağlı Kauçuk-İş’e geçti. İşverenin baskısı olmadan DİSK’ten Türk-İş’e geçme olayı Türk sendika tarihinde bir ilkti. Kenan Akman geldi, elinden bir şey gelmediği için üzüntüsünü belirtti.

“Sen üzme canını, üç gün sonra bunlar yine Lastik-İş’e geçer.” diyerek onu rahatlattım. Söylediğim çıktı, gerçekten bir süre sonra bizimkiler yeniden Lastik-İş’e geçtiler. Yani sendikalarla ilişkilerimiz hep iyi oldu. En zor zamanlarda bile. Tabii bu durum genç yaşımdan beri işçiyle iç içe yaşamak, beraber olmak, onların dertlerini dinlemek, problemlerini halletmek, aynı masada yemek yemek, aynı çadırda yatmaktan kaynaklanıyordu.

Kaynak: Çiğdem Tüzün, Şarık Tara Anlatıyor, Doğan Kitap, 5. Baskı, Kasım 2015.