Proses

Büyük bir Amerikan şirketinin Avrupa Bölge Başkanı David toplantıya elinde çok sevdiği sigarası ile girdi ve tüm satış direktörlerinin gözü onda odaklandı. Bakalım sabahın bu erken saatinde patron neler söyleyecekti? Karizmatik lider, sigarasından son bir nefes çekip söndürdü ve diğerlerinden daha yüksek ayarladığı koltuğundan, hâkim bir tavırla bakarak hemen yanındaki kişiye döndü:
– Söyle bakalım Peter, sen prosesleri sever misin?
Soru sade ve açıktı. Peter sorunun neden sorulduğunu pek anlamamıştı, ama hemen “evet”i yapıştırdı. 
David onun yanındaki kişiye de aynı soruyu sordu. Cevap yine “evet”ti.
David sıradaki üçüncü kişiye de prosesleri sevip sevmediğini sordu. O kişi de “evet” diye yanıtladı. Sonra David derin bir nefes aldı ve biraz sert bir tonda:
– Ben prosesleri hiç sevmem, dedi.
Sonra sıradaki kişiye doğru yöneldi gözleri. Artık beklenen soru o kadar kolay değildi ve ortam biraz gerginleşmişti:
– Ee, söyle bakalım Richard, sen prosesleri sever misin?
Richard çekingen ve ne söyleyeceğini bilmez bir şekilde mırıldandı:
– Pek sevmem.
David derhal yandaki kişiyle devam etti:
– Ya sen Alberto, prosesleri sever misin?
Alberto biraz daha kendine güvenli bir şekilde “sevmem” diye yanıtladı.
David’in yüzündeki ifade sertleşti, gök gürlemesinin geleceğini haber veren ilk rüzgârlar gözlerinden fışkırıyordu sanki.
– Evet, baylar-bayanlar! Sevsek de sevmesek de bu Allah’ın cezası prosesleri uygulayacağız. Onlar deneylerden çıkartılmış ve başarıya katkıları kanıtlanmıştır. Bizim de hedefimize varmak için onlara ihtiyacımız var.
– Söyle bakalım Diana, sen prosesleri sever misin?

Kaynak: Fuat Yalçın, Patron Daima Haklıdır, Arıtan Yayınevi