Sağ Olun

Önceki genel müdürlerin Kenan Evren’in tüm seyahatlerine katıldıkları söylenmişti. Silahlı Kuvvetler kökenli olmaları bir faktördü. Avrupa havayollarında böyle bir âdet olmadığını biliyordum. Atacağım yanlış bir adım ters yorumlanabilirdi. Amaç THY’yi sivilleştirmekti, Evren Paşa veya askerî kesimle sürtüşme yaratmak değil.
Göreve yeni geldiğim sıralarda bir toplantıda rastladığım Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu’na danıştım. Evren’in çıkacağı ilk seyahatte Ankara’ya gelip kendisini selametlememi, yolculukta ona refakat için de bir genel müdür yardımcısını görevlendirmemi, daha sonraki yolculuklarda geçirme görevini de başka THY yöneticilerine devredip yumuşak bir geçiş yapmamı önerdi.
Söz konusu ilk seyahat tam karakışa rastladı. Ankara’ya gitmeden Cumhurbaşkanlığı Protokol Müdürü Büyükelçi Üstün Dinçmen’i arayıp Vahit Bey’in verdiği taktiği anlattım, “Eğer Sayın Cumhurbaşkanı’nı selametleyecek protokol sırasında bana yer verecekseniz geleyim, yoksa ortalıkta şaşkın şaşkın dolaşmak THY Genel Müdür makamını zedeler.” dedim.
Aldığım güvence üzerine ertesi gün Esenboğa’ya vardığımda beni gören Dinçmen “Aman ben size söylemeyi unuttum, üstünüzdeki açık renk pardösüyle protokol sırasına sizi sokamam. Sayın Cumhurbaşkanı koyu rengi şart koşmaktadır.” dedi.
Yağmurluğu çıkartınca yabancı misyon şefleriyle Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ın arasına yerleştirildim. Herkesin kalın paltolar içinde bile titreştiği o uzun kuyruktaki paltosuz tek kişi olma özelliği hiç olmazsa varlığımı vurgular diye düşünürken sıram geldi ve Evren elini uzatıp, “Nasılsınız?” dedi.
“Teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanım. Size iyi yolculuklar diliyorum. Her…” derken baktım o üç kişi daha ileriye doğru yol almış. Meğerse “Nasılsınız?”ın tek tip cevabı varmış: “Sağ olun.”

Kaynak: Cem Kozlu, Bulutların Üstüne Tırmanırken, Remzi Kitabevi