Sana Güveniyorum

Hiç bilmediğimiz bir yerde eczane açmış ve başarılı olmuştuk. Yukarıda başarılı olmamızın bazı nedenlerinden söz etmiştim, bunlardan biri güler yüzlü olmaktı. Ama başka sebepler de vardı. Bazen Hayrabolu’da bulunmayan bir şeyler olurdu. Mesela Hayrabolu’da Türk kahvesi yoktu. Bir müşteri “Türk kahvesi içmeyi özledim” dediğinde ona İstanbul’dan Türk kahvesi getirir hediye ederdim. Böylece aramızda kopmaz bağlar oluşurdu. O müşteri artık benimdi. Bunları müşteri kazanmak için yaptığımı düşünmeyin. Öyle olsa göze batar, samimi olmaz ve işe de yaramazdı zaten. Önemli olan insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve bundan mutluluk duymaktı. 
Eczacılık yaptığımız süre zarfında insanımıza hiç ilaç sıkıntısı yaşatmadık. Halkın bize karşı büyük bir itimadı oldu. Tekirdağ’a doktora gidenler olurdu, reçetesine yazılan ilaç mutlaka bizde olurdu. Bu çok önemli bir şeydi. Bir hasta ilaç alacağı zaman hiç düşünmez, “Mutlaka Ataman’da vardır” derdi. Diğer eczacının yağ fabrikası vardı. Daha önce de değindiğim gibi çok zengin biriydi. O müşteri ile fazla ilgilenmezdi. Biz tamamen halka dönük olduk ve onların ihtiyaçlarını karşıladık. İtimat kazandığımız için Hayrabolu’daki müşteri potansiyelinin büyük kısmı bize geçti. Herkes diğer eczacıyı kötülerdi. Ben de gençliğin verdiği toylukla, “O cimri” derdim. Biz serum ve penisilini aynı kutuda satıyorduk. O, ikisini ayrı gazete kâğıdına sarıp satıyordu. Bunu koz olarak kullanıyordum. Bak, ondan alırsan öyle, benden alırsan böyle, diyordum.
Çalışma tarzımız zaman içinde İstanbul’da ecza deposu açmaya kadar götürecekti bizi. Bir gün Hayrabolu’daki diğer eczanenin sahibi Burhan Bey, elinde bir bavulla depodan içeri girdi. Hemen ayağa kalktım. Vakti zamanında arkasından “Cimri eczacı, işini iyi yapmıyor, böyle eczacı mı olur?” dediğim adam karşımdaydı ve elinde bir bavul para vardı. “Ataman, bu parayı al ve işini ilerlet. Benim payıma da ne düşüyorsa verirsin” dedi. Ne senet istedi ne de ortaklık! Bu yaptığı “Sana güveniyorum” demekti. İşte, o an bütün İstanbul başıma yıkıldı. Bu yüzdendir ki o günden sonra hiçbir rakibimin ne önünden ne arkasından konuşmamışımdır. Kimsenin ne yaptığı beni ilgilendirmez. Benim ne yaptığım beni ilgilendirir.

Kaynak: Ataman Özbay, 7 Yaşımda Bindiğim Kamyonun Frenleri Patladı ve Hayata Yuvarlandım, Elma Yayınevi