Şemadan Değer Tespiti

Ben ne organizasyon şemaları çizdim, ne şemalar. STFA’da iken sadece Libya bölgesinin şemaları 20 sayfayı geçerdi. Onları her üç ayda bir revize ederdik. Bunda biraz geciktik mi canım sıkılırdı. İstanbul merkez teşkilatının şemaları ise heyhat, başlı başına bir felaketti. Her revizyonda küçücük değişiklikler bile kıyamet koparabilirdi.

Şemalar artık o kadar çoğalmış ve gelişmişti ki (!), bazıları artık kâğıtlara sığmıyordu. Hatta bazılarını biz kâğıda sığdıramazdık da mühendislik departmanına gönderirdik. Onlar büyük paftalar şeklinde çizer, daha sonra fotokopi ile küçülterek “Organizasyon Şemaları Kataloğu”na eklerdik.

Bir gün Koç Holding’in şemaları geçti elime. Hâlâ koca bir rulo şeklinde ofisimde duruyor. Koyacak yer bulamıyorum.

STFA’da, kâğıda sığmama sorununu aşmak için belli personeli şemalarda göstermeme kararı aldık. Sekreterler de buna dahildi. Ben organizasyon ve sistem müdürü idim ama görevlerim gereği her şeye bulaşıyordum. Mesela çıkış mülakatları da bunlar arasındaydı. Bir gün, “Ayrılan insanlarla konuşmalıyız.” diyecek oldum, şirkette insan kaynakları müdürlüğü olmasına rağmen, “Tamam, onu sen yap.” deyiverdiler.

Tepedeki adamlardan birisinin sekreteri ayrılıyor. Bana geldi. “Niçin?” diye sordum. Bir sürü yakınmalarda bulundu ve nihayet şunu söyledi: “Zaten son şemalarda kendimi görmeyince ümidimi iyicene kestim bu şirketten. Demek ki, değerimiz bu kadarmış.”

Kaynak: Ulaş Bıçakcı, Başarının Olmayan Rotası, Rota Yayınları.