Siyaset, Ticaretin Neresinde?

Mehmet Kavala firmasının bir yandan Kayseri bayiliğini yaparken, bir yandan da bu ünlü ithalatçı ile proje bazında bazı teşebbüslerde de bulunuyorduk.

1958 yılında, Mehmet Kavala’dan bize çok ilginç bir teklif geldi. Kavala, “Kayseri’de oksijen tüpü fabrikası kurun.” diyordu. Güzel bir proje hazırlamışlar. İlgimizi çekti. Çünkü o tarihe kadar sanayide kullanılan oksijen tüpleri kamyonlarla Ankara’dan getirilirdi. Aynı kamyon, dolu tüpleri Kayseri’ye yıkar, boş tüpleri alır, götürürdü.

Kavala’nın projesinde neler yoktu ki… Her şey düşünülmüştü. Tüp fabrikasının tüm cihazları, ayrıca tesislerin iç donanımı, hatta tüpleri nakledecek kamyon ve kamyonetler dahi projede gösteriliyordu.

Tüp Fabrikası Projesi, bizi fazlasıyla heyecanlandırdı. Bu yatırım, Kayseri için bir milat olacaktı. Çünkü sanayileşmenin yolu, bir bakıma oksijen tüpünden geçiyordu.

Sınai yatırımları için başvurulacak merci de Sanayi Bakanlığı’ydı. Kavala’nın gönderdiği projeyi sahiplendik, Sanayi Bakanlığı’na gönderdik.

Bakanlıktan gelecek sonucu bekliyorduk. O sırada, Ankara’dan bilmediğimiz, tanımadığımız bir kişi geldi. Kendisini, Sanayi Bakanlığı mensubu olarak tanıttı. Hemen oksijen tüpü projemizden söz açarak, aynen şunları söyledi:

“Başvurunuzu inceledik. Bu projeyi müspet olarak çıkaracağız. Ancak, bizim önereceğimiz kişiye yüzde 20 hisse vereceksiniz.”

Şaşırmıştım. Bize, ortak olarak önerdikleri kişi, Kayseri’de bir bakkaldı. Bu bakkal, dönemin milletvekillerinden birisinin de çok yakınıydı.

Ankara’dan gelen görevliye, bizimle ortak olması önerilen kişinin, işin ehli olmadığını söyledik ve teklifine karşı çıktık. Bunun üzerine, Sanayi Bakanlığı da, adeta bizi cezalandırırcasına teklifimizi reddetti.

***

Demokrat Parti devrinde, Kayseri’de bu partiye mensup önemli işadamlarından birisi de, merhum Şaban Sarıyıldız’dı. Şaban Bey, Petrol Ofisi’nin Kayseri bayiliğini yapıyor, bu arada mahalli Hakimiyet gazetesini yayınlıyordu.

Sarıyıldız, talihsiz bir trafik kazası neticesinde vefat etti. 27 Mayıs 1960 İhtilali’nden sonra, askeri yönetim, Petrol Ofisi Kayseri Bayiliğini Sarıyıldız Ailesi’nden alıp, bir başka kişi veya şirkete devretme kararı verdi. Ankara’dan gelen yetkililer, Kayseri’deki belli başlı işadamlarıyla görüşme yaptı. Bürokratların görüştüğü kişiler arasında biz de vardık. Bu işin gerçekleşme ihtimaline karşı, Kayseri-Ankara Karayolu üzerindeki Şeker Fabrikası civarında, akaryakıt istasyonu kurabileceğimiz bir de arsa satın aldık.

“Petrol Ofisi Kayseri Bayiliği acaba kime verilecek?” sorusunun cevabı aranırken, Sivas Caddesi’ndeki evimize, akşam vakti beklenmedik bir misafir geldi. Bu misafir, elektrikçi Mustafa Dayıoğlu idi. Sofradaydık. Misafirimizi de sofraya davet ettik. Ancak, acelesi olduğunu söyledi. Merak ettim, “Hayırdır?” dedim. Anlatmaya başladı:

“İzzet Bey, Ankara’dan bir misafirimiz geldi. Mutlaka sizinle görüşmek istiyor.”

Mustafa Dayıoğlu, adeta kapalı bir kutu gibiydi. Evde, ailemizin yanında, benimle görüşmek isteyen kişiyi açıklamadı. Sadece, ipucu olarak, Petrol Ofisi’nden söz etti. Sofradan kalktım. Misafirimizle birlikte, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Şehir Kulübü’ne gittik. Kulüp, bildiğim bir mekândı. Ancak bu defa kulüpte, polisiye sahneleri andıran bir senaryo ile karşı karşıya kaldım.

Dayıoğlu, bizi Ankara’dan gelen misafirle tanıştırdı. Sonra, birlikte Şehir Kulübü’nün arka kısmındaki özel bir odaya geçtik. Evet, burası gerçekten özel bir odaydı. Girince öğrendim; büyük kumar oynamak isteyenler, gözden ırak, bu odaya çekilirlermiş. Biz kumar oynamıyorduk ama görüşmek isteyen şahıs, böyle bir odayı münasip görmüş olacak ki, “kozmik oda” benzeri bu dört duvar arasında, önemli bir mesele görüşecektik.

Ankara’dan gelen konuk konuşmaya başladı:

“İzzet Bey, Petrol Ofisi’nin Kayseri Bayiliğine talip olmuşsunuz. Hakkınızda epey bilgi topladık. Sizi, bu iş için münasip gördük. Kısacası, bayiliği size vereceğiz ama bir şartımız var. Bu işi, CHP İl Başkanı avukat Muzaffer Attaroğlu ile ortaklaşa yapacaksınız.”

Ankaralı misafiri dinledikten sonra, kendisine şu cevabı verdim:

“Siz, bizim, Muzaffer Attaroğlu’yla ortak olmamızı münasip görmüşsünüz. Ancak, biz Muzaffer Bey’i avukat olarak biliyoruz. Bugüne kadar kendisi ticaret âleminin içinde bulunmadı. Takdir edersiniz ki, ticaretin kendine göre kuralı var. İlginize teşekkür ederim. Biz bu işte yokuz.”

Velhâsıl, Kayseri Şehir Kulübü’nün gözden ırak büyük kumar odasında, bizi ticari bir kumara sokmak istediler. Petrol Ofisi’nin cazibesine kapılmadan, “hayır” dedim. Çünkü kumar oynamıyordum.

Ankara’dan gelen teklifi reddetmemiz üzerine, avukat Muzaffer Attaroğlu da bu işe giremedi. Daha sonra Petrol Ofisi Bayiliği, CHP’li hemşerimiz, işadamı Latif Başkal’a verildi.

Kaynak: İzzet Bayraktar, Babama Çin’de Fabrika Kuracağımı Söylesem Gülerdi, Bayraktarlar Holding, Şubat 2016.