Tamahkârlığın Neticesi

1910 yılında Chicago’lu Bay Sam Geezil işletmesini yaklaşık 1 milyon dolara sattı. Yarı emekli olup çok sayıdaki emlakının idaresiyle uğraşmaya başladı, ama içinin derinliklerinde eski iş günlerine dönmeye can atıyordu. Bir gün Joseph Weil adındaki genç bir adam ofisini ziyaret etti, satışa çıkardığı bir daireyi almak istediğini söyledi. Geezil şartları açıkladı: Fiyat 8.000 dolardı, fakat o yalnızca 2.000 dolarlık peşinat istiyordu. Weil bunu düşüneceğini söyledi, ancak ertesi gün tekrar gelip üzerinde çalıştığı işin bitmesi için birkaç gün beklerse ona 8.000 doların tamamını ödeyeceğini söyledi. Yarı emekli olsa bile Geezil gibi zeki bir işadamı, Weil’in bu kadar büyük nakit parayı (bugünkü değeriyle kabaca 150.000 dolar) birkaç gün içinde nasıl bulabileceğini merak ederdi. Weil bunu söylemeye isteksiz görünüyordu ve hemen konuyu değiştirdi, ama Geezil ısrarcıydı. Sonunda gizli kalacağına dair güvence aldıktan sonra Weil, Geezil’e aşağıdaki hikâyeyi anlattı.

Weil’in amcası multimilyoner yatırımcılar grubunun sekreteriydi. Bu varlıklı centilmenler on yıl önce Michigan’da ucuz fiyata bir avcı kulübesi almışlardı. Kulübeyi birkaç yıldır kullanmıyorlardı, bu yüzden satmaya karar vermiş ve Weil’in amcasından kaça satabilirse satmasını istemişlerdi. Kişisel nedenler -ve bunlar iyi nedenlerdi- yüzünden amcası yıllardır bu milyonerlere kin besliyordu; bu onlara karşılık vermek için iyi bir fırsattı. Kulübeyi önceden ayarlanmış bir adama (ki bu adamı bulmak Weil’ın işiydi) 35.000 dolara satacaktı. Yatırımcılar bu ucuz fiyatı önemsemeyecek kadar zenginlerdi. Sonra sahtekâr alıcı kulübeyi gerçek bedeli olan 155.000 dolara satacaktı. Amcası, Weil ve üçüncü adam ikinci satışın kârını paylaşacaklardı. Her şey yasaldı ve hem de iyi bir nedeni vardı, amcanın vereceği ceza olacaktı bu.

Geezil yeterince dinlemişti. Sahte alıcı olmak istiyordu. Weil onu işe karıştırmaya isteksizdi, ama Geezil geri çekilmiyordu; büyük kâr, üstelik biraz macera fikri yerinde duramamasına neden oluyordu. Weil, Geezil’e işi tamamlamak için 35.000 dolar nakit para koyması gerektiğini açıkladı. Milyoner Geezil bu parayı bir çırpıda bulabileceğini söyledi. Weil sonunda yumuşadı; amca, Geezil ve yatırımcılarla Galesburg, Illinois’de bir toplantı düzenlemeye karar verdi.

Geezil trenle Galesburg’a giderken yolda amcayla tanıştı, Geezil’in hevesle iş konuştuğu etkileyici bir adamdı. Weil ayrıca George Gross adında biraz şişmanca bir adamı da yanında getirmişti. Weil, Geezil’e kendisinin aslında bir boks eğitmeni olduğunu, Gross’un eğitmekte olduğu ümit vaat eden bir boksör olduğunu ve onun formda kalmasını sağlamak için onu da yanında getirdiğini açıkladı. Gross ümit vaat eden bir boksör için etkileyici bir görünüşe sahip değildi, beyaz saçları ve bira göbeği vardı, ama Geezil anlaşma konusunda o kadar heyecanlıydı ki, adamın sarkık etleri üzerinde hiç düşünmedi.

Galesburg’a vardıklarında Weil ve amcası yatırımcıları getirmeye giderken Geezil’le Gross otel odasında beklediler. Gross hemen boksör şortunu üzerine geçirdi ve Geezil’in bakışları altında hayali rakibiyle dövüşmeye başladı. Çok dalgın olduğu için Geezil, stili yeterince gerçek görünse de birkaç dakikalık egzersizden sonra Gross’un nasıl hırlamaya başladığına aldırmadı. Weil ve amcası yatırımcılarla geldiler.

Etkileyici, insanın gözünü korkutan, iyi giyimli bir grup adam. Toplantı iyi gitti ve yatırımcılar kulübeyi Geezil’e satmayı kabul ettiler. Geezil 35.000 doları yerel bir bankaya havale etmişti bile.

Bu küçük iş halledildikten sonra yatırımcılar koltuklarında arkalarına yaslanıp yüksek finans konusunda şakalar yapmaya başladılar, sanki tanıyormuş gibi “J.P. Morgan” adını ortaya attılar. Sonunda bir tanesi köşedeki boksörü fark etti. Weil orada ne yaptığını anlattı. Yatırımcı kendilerinin de bir boksörü desteklediklerini söyleyip adamın adını verdi. Weil arsız bir şekilde gülerek bu adamın onların boksörünü kolayca nakavt edeceğini söyledi. Sohbet bir tartışmaya dönüşüyordu. Duyduğu öfkenin ateşiyle Weil adamlara meydan okuyarak bahse girmeye davet etti. Yatırımcılar bahsi hevesle kabul ettiler ve ertesi günkü boks için adamlarını hazırlamaya gittiler.

Adamlar gider gitmez amcası Geezil’in önünde Weil’e bağırdı; bahse tutuşacak kadar paraları yoktu ve yatırımcılar bunu anlarsa kovulurdu. Weil onu bu pisliğe soktuğu için özür diledi, ama bir planı vardı: Diğer boksörü çok iyi tanıyordu. Biraz rüşvet verip maçı ayarlayabilirlerdi. Ama bahis için parayı nereden bulacaklarını sordu amcası. O para olmazsa ölüden bir farkları kalmayacaktı. Sonunda Geezil yeterince dinlediğine karar verdi. Herhangi bir kötü niyetle anlaşmasını tehlikeye atmak istemeyerek bahsin bir kısmı için 35.000 doları nakit olarak vermeyi önerdi. Bunu kaybetse bile biraz daha para havale edebilir ve kulübenin satışından kâr edebilirdi. Amca ve yeğen ona teşekkür ettiler. Kendi 15.000 dolarları ve Geezil’in 35.000’iyle bahsi halledebilirlerdi. O akşam, Geezil otel odasında iki boksörün şikeyi prova etmelerini seyrederken aklı hem boks maçından, hem de kulübenin satışından gelecek olan vurgundaydı.

Maç ertesi gün jimnastik salonunda yapıldı. Weil güvenlik için kilitli kutuda duran nakit parayı taşıyordu. Her şey otel odasında planlandığı gibi gidiyordu. Yatırımcılar boksörlerinin durumunu üzüntüyle izliyorlardı. Geezil ise kazanmak üzere olduğu kolay parayı hayal ediyordu. Derken, birdenbire yatırımcıların boksörünün sert yumruğu Gross’un yüzüne inip onu yere yıktı. Zemine çarparken ağzından kan fışkırıyordu adamın. Önce öksürdü, sonra hareketsiz kaldı. Eski bir doktor olan yatırımcılardan biri nabzına baktı, adam ölmüştü. Milyonerler paniğe kapıldılar. Polis gelmeden herkes kaçmalıydı, hepsi cinayetten tutuklanabilirdi.

Dehşete kapılan Geezil aceleyle jimnastik salonundan çıkıp Chicago’ya dönerken 35.000 doları yatırımcılara bırakmıştı. Ama bir suça karışmaktan kurtulmasının karşılığında çok ufak bir bedel gibi göründüğü için bu parayı kolayca unutabilirdi. Weil ya da diğerlerini bir daha görmeyi hiç istemiyordu.

Geezil kaçtıktan sonra Gross ayağa kalktı. Ağzından fışkıran kan, yanağına saklanmış olan tavuk kanı ve sıcak suyla dolu balondan çıkmıştı. Bütün iş Weil, daha doğrusu tarihin en yaratıcı dolandırıcısı “Yellow Kid” tarafından zekice planlanmıştı. Weil 35.000 doları yatırımcılar ve boksörler (hepsi dolandırıcıydı) arasında paylaştırdı; birkaç günlük bir çalışma için iyi kârdı doğrusu.

Kaynak: Robert Greene, Joost Elffers, İktidar: Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası, Türkçesi: Zeliha İyidoğan Babayiğit, Altın Kitaplar Yayınevi, 5. Baskı, Kasım 2005.