TED Gibi Konuş

Teknoloji, Eğlence ve Dizayn sözcüklerinin baş harflerinden adını alan TED konferanslarının gördüğü ilgi bütün dünyada artarak sürüyor. “Paylaşmaya değer fikirler” sloganıyla anılan, insanları bu denli etkileyen 18 dakikalık TED konuşmaları internette 4 milyardan fazla izlendi. Peki niçin? Bu kadar çok insanı bu kadar etkileyen konuşmaların sırrı ne? Etkili, ikna edici, ilham veren bir sunum yapmak için en çok neye gereksinim duyarız? Yetenek?

Hayır, bildiğiniz gibi değil. Topluluk önünde konuşmak o kadar da korkutucu değil. Carmine Gallo’nun, Wall Street Journal çoksatar listesine girmiş bu kitabı, 100’den fazla TED konuşmasının çözümlemesi, TED’in en sevilen konuşmacılarıyla söyleşiler, psikoloji, nörobilim ve iletişim uzmanlarının görüşlerini bir araya getiriyor.

Sır 1: İçinizdeki Ustayı Çıkarın: Size nasıl hikâye anlatacağınızı öğretebilirim. Size nefis bir PowerPoint slaytını nasıl tasarlayacağınızı öğretebilirim. Etkili hikâyeler, slaytlar ve beden dili, ikna edici bir sunumun önemli bileşenleridir, ama eğer konuşmacı konusu hakkında tutkulu değilse bunlar pek az şey ifade eder. Başkalarına ilham vermenin ilk adımı önce kendinizin ilham almış olduğunuzdan emin olmaktır. Gerçekten tutkulu olduğunuz şeyi belirlemenin en basit yolu, kendinize, bu bölümde daha önce söz ettiğim soruyu sormaktır: “İçimi ne şenlendirir?” Bir kez içinizi şenlendiren şeyi buldunuz mu, anlatacağınız hikâyeler, kullandığınız slaytlar ve içeriğinizi sunuş şekliniz canlanacaktır. Mümkün olduğunu düşündüğünüzden çok daha fazla kişiyle bağ kuracaksınız. Öğrendiğinizi gerçek bir usta olarak paylaşma güvenini duyacaksınız. Hayatınızın konuşmasını yapmaya o zaman hazır olacaksınız.

Sır 2: Hikâye Anlatma Sanatında Ustalaşın: Büyük konuşmacılar gerçekten de başına buyruk, maceracı ve risk alan, kuralları çiğneyen asilerdir. Konuya olan tutkularını ifade etmek ve izleyicileriyle bağ kurmak için hikâyeler anlatırlar. Fikirler, yirmi birinci yüzyılın geçer akçesidir ve hikâyeler o akçenin elden ele geçmesini sağlar. Hikâyeler gösterir, aydınlatır ve ilham verir.

Sır 3: Sohbet Edin: Hikâyenizi anlatmak için bedeninizi etkili olarak kullansanız da “gücünüz” içinizden gelir. Saatler ve saatlerce süren provalarla ustalaştığınız konuşmanız ve jestleriniz genel mesajınızı güçlendirecektir, ancak tutku ve alıştırma olmadan duruşunuz ciddi olarak zayıflayacaktır. Bir konuşmacı olarak gücünüz içeriden gelir.

Sır 4: Bana Yeni Bir Şey Öğretin: İzleyicinize tamamen yeni, farklı paketlenmiş ya da eski bir sorunu çözmenin yeni ve alışılmamış bir yolunu sunan bir bilgi açıklayın.

TEDx konuşmacısı ve tasarımcı Oliver Uberti, bir keresinde, “Her süper kahramanın bir çıkış hikâyesi vardır. Sizin de öyle. Başka birininkini izlemeyin. Kendi başyapıtınızı yaratın.” demişti. Çoğu iletişimci sandığından çok daha yaratıcıdır. Yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaya ve fikirlerini sunmak için yenilikçi bir yaklaşım benimsemeye teşvik edildiklerinde zorluklara meydan okurlar.

Sır 5: Ağızları Açık Bırakan Anlar Yaratın: Her göstericinin en az bir ağızları açık bırakan ânı -izleyicilerinizin ertesi gün konuşacağı duygu yüklü bir olay- vardır. Her sunumda bir tane gerekir. Bir tane bulun ve kullanın. Sunumunuzun içeriği eğer izleyicilerinizin zihnine kazınabilirse daha etkili olacaktır.

Sır 6: Neşelenin: Mizah bazı riskler içerir ve çoğu insanın buna cesareti yoktur, bu yüzden çoğu iş sunumu korkunç kuru ve sıkıcıdır. Savunmasız olmak, kendinizle ve konunuzla yumuşak bir şekilde alay etmek cesaret ister. Anahtar, otantik olmaktır. Olmadığınız biri olmaya çalışmayın. Ama bir şey sizi güldürürse, büyük olasılıkla bu başka birini de güldürecektir.

Eğer hâlâ mizahın size, seyircilerinizi kazandırmaya yardım edeceğine ikna olmadıysanız şöyle düşünün: Çalışmalar gösteriyor ki mizah sağlığınız için iyidir. Gülmek tansiyonu düşürür, bağışıklık sistemini güçlendirir, nefes almayı iyileştirir, enerjinizi arttırır ve sizi iyi hissettirir. Eğer kendinizi iyi hissederseniz daha iyi bir sunum yaparsınız ve bu da gülümsenecek bir şeydir!

Sır 7: 18 Dakika Kuralına Bağlı Kalın: Uzun, karmaşık ve dolambaçlı sunumlar sıkıcıdır; izleyicinizi kaybetmek için kesin bir yöntemdir. 18 dakika kuralı sadece disiplini öğrenmek için iyi bir alıştırma değildir. İzleyicinizi fazla yüklemekten kaçınmak önemlidir. Unutmayın, kısıtlı sunumlar daha çok yaratıcılık gerektirir. Başka deyişle, orada olmayan şey, orada olan şeyi daha da güçlendirir!

Sır 8: Çoklu Duyusal Deneyimlerle Zihinsel Bir Resim Boyayın: Kramer’ın yaptığı cesaret isterdi ve işte bu yüzden her gün iyi sunumlar görmezsiniz. Hikâyenizi bir yedinci sınıf öğrencisinin anlayabileceği kadar basitleştirmek cesaret ister. Bono’nun yaptığı gibi, üstünde tek sözcük olan bir slayt oluşturmak cesaret ister. Slaytlarınızı madde işaretleri ve metinle doldurmak yerine fotoğraf göstermek cesaret ister. Dr. Krane’in yaptığı gibi, kendini budala hissetmeden bir kuştüyü ve pürmüz çakmağı çıkarmak cesaret ister. Amanda Palmer’ın yaptığı gibi, metafor olarak bir süt sandığının üstünde üç dakika durmak cesaret ister. Cesaret dikkat çeker. Cesaret fark edilir. Cesaret yürekleri ve zihinleri kazanır. Cesaret hayatınızın konuşmasını yapmak için ihtiyacınız olan şeydir. Cesaretiniz olduğunu biliyorum. Onu bulun, kutlayın ve keyfine varın. Topluluk önünde cesur konuşma, hayatınızı ve sizi dinleyen insanların hayatını değiştirecektir. Görülmesi, hissedilmesi ve duyulması için var olan fikirleriniz vardır. Sesinizi insanları şaşırtmak, ilham vermek ve dünyayı değiştirmek için kullanın.

Sır 9: Şeridinizde Kalın: Bir daha sunum yaptığınız zaman TED konuşmacılarıyla kıyaslanacaksınız. İzleyiciniz, bilgiyi sunmanın yeni, cesur bir tarzı olduğunu fark edecek; bu öyle bir tarz ki morallerini yükseltecek, ruhlarını dolduracak ve onları dünya ve kendi rolleri hakkında düşünmeye teşvik edecek.

Bugün bütün dünyada insanlar TED sunumlarını, TED sitesi, YouTube aracılığıyla ya da sayısız bloga iliştirilmiş olarak internette milyarlarca kez izlemiştir. TED konuşmacılarının kendilerinin bile her geçen gün daha iyiye gitmekte olduğu, TED yöneticisi Chris Anderson’ın TED 2013’te yaptığı bir gözlemdir.

TED tarzı, popüler kültürümüzün çoğuna nüfuz etmiştir. Eski başkan Bill Clinton, Comedy Central’da Stephen Colbert’in şovuna çıktığında, Colbert, Clinton’un konferansı Clinton Küresel Girişimi’ni TED’le birleştirmesini ve “Bill ve Ted’in mükemmel girişimi!” olarak adlandırmasını önermişti. Bu, söyleşideki en büyük kahkahayı almıştı ama izleyici TED ya da tanınan sunum türü hakkında bir şey bilmese espri başarısız olurdu.

TED tarzı kültürümüze işlemişse de -ve TED konuşmacıları ortak teknikler kullansa da- herkes, izleyiciyle özgün bir bağ kurmak için kendi konusu hakkında tutkusunu bulmalıdır. Hepsinden önemlisi, Tony Robbins, Dr. Jill, Bono, Sheryl Sandberg, Richard Branson ya da bu kitapta okuduğunuz diğer kişilerden biri olmaya çalışmayın. Onlar kendilerine bir şerit oluşturdular ve orada olağanüstü iyi ilerlediler. Kendi şeridinizde kalın. Kalbinizi açın. Kendi özgün benliğinize sadık kalın, kendinizin olabileceğiniz en iyi temsili olun.

Yazar:Carmine Gallo
Çevirmen:Figen Bingül
Yayınevi:Aganta Kitap