Top Secret

Kılıçhan başarıyla bitirdiği ODTÜ’den Amerika’ya yüksek lisans yapmak için gittiğinde, çok orijinal olmasa da büyük hayalleri vardır. “Global bir şirkette çalışmak ve üst düzey yönetici olmak.” Dünya Bankasına girdiğinde genç yaşına rağmen kendisine verilen sorumluluk ve yetkiye şaşırmamış, başarılı olup bu kurumda en tepeye doğru hareket edebileceğine inanmıştır.

İşler fazlasıyla yolunda gitmektedir. Bu arada baba olacağını da öğrendiğinde mutluluğu katlanır. Ancak evladı prematüre doğar, sadece beş buçuk aylıktır. Bebek Amerikan vatandaşı olduğu için masraflarının bir kısmı Amerikan hükümeti tarafından karşılanmakla birlikte, ailenin de ödemek zorunda olduğu milyon dolarlara ulaşan bir yük vardır. Çok yüksek bir maaşı olmasına rağmen, kazandığı paranın tedaviye yetmeyeceğini bilen Kılıçhan, mecburen kendi işini yapmaya karar verir.

2000’li yılların başı için ezber bozan müthiş bir proje üretir. Yapay zekâ kullanılarak kurumsal ve kişisel web sitesi yapan bir uygulamayı geliştirmeye başlar. Yatırımcıların ilgisini anında çeken bu projeye kolaylıkla para bulur. Kendileri de yazılımcı olan yatırımcılar dünyanın dört bir yanından başka yazılımcılarla anlaşırlar ve 24 saat sürekli çalışma imkânı doğar.

Kılıçhan’ın görevi merkezde koordinasyonu sağlamaktır. Saatlik maliyeti 400 dolar olan, yazılım dünyasının çok iyi tanıdığı bir başdanışmanı vardır. Bu danışman dünyanın dört bir yanından gelen kodları bir araya getirmekte ve sistemin sağlıklı yürümesini sağlamaktadır. Danışman inanılmaz derecede hızlı ve verimli çalışmaktadır. Örneğin 7.000 satırlık bir kodu, on beş dakika içerisinde 7 satıra çevirebilecek kadar işi bilmektedir.

Yatırımcılardan para akmakta ve proje hızla ilerlemektedir. Proje bittiğinde değeri katlanacak, Kılıçhan da hem oğlu için gerekli parayı toplayacak hem de isterse hayatının sonuna kadar çalışmayacağı lüks bir yaşama kavuşacaktır. İşin bitmesine sadece dört hafta kalmıştır. Elbette ki %90’ın üzerinde tamamlanmış bir proje öyle herkese nasip olacak bir sonuç değildir.

O gün Kılıçhan işe gittiğinde ortada herhangi bir anormallik görünmese de danışmanın henüz gelmemiş olması az da olsa merakını uyandırmıştır. Adamcağız bugüne kadar beş dakika bile gecikmemiştir. Nasıl olsa gelir diye düşünen Kılıçhan, günlük işlerine geri döner. Aradan birkaç saat geçtiğinde ise merakı artar. Bu arada günlük işleri kontrol eden yatırımcılar da veri akışının neden durduğunu sorgulamaya başlar.

Gerginlik gittikçe artar, danışman o gün hiç gelmez ve kendisine hiçbir şekilde ulaşılamaz. Kılıçhan her yolu dener. Aklına kötü olasılıklar gelse de kondurmamaya çalışır. “Gün ola hayrola” mantığıyla uyumaya çalışsa da başaramaz.

Sabah erkenden işe gider ve danışmanı beklemeye başlar. Ne yazık ki sonuç değişmez. Kılıçhan’ın aklına bin türlü şey gelir. Hastalık, yaralanma, öldürülme ya da aşırı doz uyuşturucu kullanımı gibi bütün seçenekler masadadır. Danışmanın sevgilisi, ailesi, arkadaşları ve hatta sıklıkla gittiği yerlerdeki tanıdıkları dahil, ulaşabildiği kişilerin hiçbirisinin konuyla ilgili bir bilgisi yoktur. Danışman sırra kadem basmıştır.

Bu sırada yatırımcı tarafında da işler sarpa sarmaktadır. Kılıçhan’ın uyduracağı bütün bahaneler biter. Danışman ile iletişim kuramadığını itiraf etmek zorunda kalır. Yatırımcılar işi bir an önce çözmezse para musluklarını hemen kapatacaklarını tehdit modunda dile getirirler. Yatırımcılar için destek verdikleri onlarca projenin kağıt üzerinde kâr/zarar yazması dışında hiçbir anlamı yoktur. Zarar yazmaya başlayan projelerin fişi uzatmadan çekilmektedir.

Kılıçhan çıldırma noktasına gelir. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilemez. Çaresizlik içinde bir mucize bekler. Ama beklenen mucize ne yazık ki gerçekleşmez. Yatırımcılar, danışmanın yokluğunda duran projenin fişini acımazsızca çeker ve Kılıçhan’ın bütün hayallerini söndürür.

Dünyası yıkılan Kılıçhan için yapılacak bir şey kalmamıştır. Elinden geleni yapmış, yoktan bir projeyi var etmiş ama bir danışmanın akıl almaz bir şekilde ortadan yok olmasıyla her şey suya düşmüştür. Kime ve neye kızacağını bile bilemez.

Aradan 3 ay geçmiştir. Bir gün Kılıçhan’ın telefonu çalar. Arayanın numarası görünmemektedir. Depresyonda olmasına ve içinden gelmemesine rağmen telefona zorla cevap verir. Arayan, sistemin çökmesine neden olan danışmandır! Kısık sesle ve hızlı hızlı konuşur. “Üç aydır ilk aradığım kişi inan sensin. Daha ailemi ve sevgilimi bile aramadım.” der.

Kılıçhan şok olmuş bir şekilde dinler, danışman ortadan kaybolduğu geceyi anımsatarak “O gece kapım çaldı ve karşımda CIA Secret Operations (CIA Gizli Operasyonlar) ekibini gördüm.” der. Kılıçhan duyduklarına anlam veremez ve yanlış anlamadığına emin olmak ister.

“Ekip benim gelip gelemeyeceğimi dahi sormadan bundan sonra sadece bizimle çalışacaksın. Her ne işin varsa unutuyorsun dedi.” diyerek devam eder danışman.

“Beni alıp bilmediğim bir yere götürdüler. 3 aydır bir çadırda kod yazıyorum. Tahminimce ya Irak ya Afganistan’dayım. Çok üzgünüm…” diyerek konuşmayı bitirir. Telefonu kapayan Kılıçhan uzunca süre boş boş bakar. Yaşadıklarının gerçek mi, yoksa abartılı senaryosu olan bir aksiyon filmi mi olduğuna bile emin değildir artık. Şahane bir fikir ve neredeyse tamamlanmış bir proje, CIA operasyonlarından birine kurban gitmiştir.

Kılıçhan Kaynak, en çok satan “Spagetti Girişim” kitabının yazarı ve seri girişimci olarak hayatına devam etmektedir.

Kaynak: Mehmet Auf, Aç Kapa Düzelir, Elma Yayınevi

Yazar:Mehmet Auf
Yayınevi:Elma Yayınevi