Yalancı Şahitler Kahvesi

Bundan 100 sene evvel, İstanbul’da Sultanahmet Adliyesi’nin karşısında, Binbirdirek yakınında bir kahvehane vardır. Mahkemeye yakın olmak dolayısıyla ayakçı takımından bazı uyanıklar burada oturur, yalancı şahit lazım oldukça kadı huzuruna çıkarlar. Gitgide kahvehane yalancı şahitlerle dolmaya başlayınca, kendilerine şahit lazım olan davalı veya davacılar da buraya yol düşürmeye başlarlar. Bu durumdan elbette kadıların ve mübaşirlerin de haberi olduğu malûm. Günlerden birinde bir davalıya kadı “Şahidin var mı?” diye sorunca adam “Dışarıda efendim, bir çeyrek müsaade ederseniz hemen getiririm!” cevabını yapıştırır. Sonra da malûm kahvehaneye koşup rastgele birini “Yürü şahitliğe gidiyoruz!” diyerek peşine takar. Birbirlerini tanımayan bu iki adam bir yandan hızlı adımlarla mahkemeye giderken, bir yandan konuşmaktadırlar:

“Ağam nedir dava konusu?”

“Alacak verecek meselesi…”

Şahit atılır:

“Hâlâ ödemedi mi o teres borcunu?”

“Sus bre, borçlu olan benim!”

Şahit bu sefer işi pişkinliğe vurur:

“Ödedin ya ağam, kaç kere ödeyeceksin!”

Kaynak: İskender Pala, Kadılar Kitabı, Kapı Yayınları, 4. Basım, Aralık 2007.