Yazıyor, Yazıyor…

Sultan II. Abdülhamid Han zamanında bir gün Ahmet Mithat Efendi’nin çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazetesinin tüm dizgicileri, baskıcıları, orada çalışanların hepsi, küçük bir meseleye kızarak işi bırakıp bir çeşit greve gitmişler. Aralarında da, “Eh artık Ahmet Mithat Efendi mahvoldu, yarın kendisine başka bir iş arar. Ama bunu hak etmişti.” diye konuşmuşlar.

Fakat ünlü gazeteci Ahmet Mithat Efendi, gücendirdiği çalışanlarına yalvarmayı kendine yedirememiş. Gazetesinin ertesi gün çıkmasını bir inat meselesi yapmış. Hemen kollarını sıvamış. İnsan üstü bir çaba harcayarak tüm yazıları yazmış, bunları kendi elleriyle dizmiş, düzeltmeleri yapmış, sabaha kadar uyumayıp makineleri kendisi çalıştırarak gazeteyi yetiştirmiş.

O gün ne olacağını bekleyen gazete personeli, sabahın erken saatlerinde çocukların sokakta, “Yazıyor, Tercüman-ı Hakikat… Tercüman-ı Hakikat…” seslerini duyunca çok şaşırmışlar.

Bir gazete satın alıp da hemen hiçbir eksiklik ve aksaklık bulunmadığını görünce, kendiliklerinden gidip Ahmet Mithat Efendi’nin elini öpüp barışmışlar.

Ünlü gazeteci de konuyu deşmeden çalışanların isteklerini yerine getirmiş.

Kaynak: Adnan Nur Baykal, İş Hayatının Yol Haritası, Kırmızı Kedi Yayınevi