İlk Macintosh bilgisayarın sevkiyat tarihinden bir hafta önce, mühendisler Jobs’a teslim tarihine yetişemeyeceklerini söylediler. Apar topar ayarlanan bir telekonferansta mühendisler bilgisayarı hazır etmek için sadece iki haftaya daha ihtiyaçları olduğunu söylediler. Jobs mühendislere sakince, iki haftada başarabiliyorlarsa, bir haftada da başarabileceklerini, bu kadar kısa bir sürenin gerçek anlamda bir şey fark ettirmeyeceğini ifade etti. Daha da önemlisi, bu kadar ilerleyip bu kadar iyi iş çıkardıktan sonra, esas sevkiyat tarihi olan 16 Ocak’ta sevkiyatı gerçekleştirmeme gibi bir şansları yoktu. Mühendisler kendilerini toplayıp teslim tarihine yetiştiler. Jobs’un ısrarı bir kez daha onlara mümkün olabileceğini düşündükleri şeyin ötesine doğru yol açmıştı.
Şimdi, siz ve ben, üstümüzdeki birinden bize iletilen imkânsız bir son teslim tarihiyle nasıl başa çıkarız? Şikâyet ederiz. Kızarız. Sorgularız. Nasıl böyle bir şey isterler? Bunun anlamı ne? Benim kim olduğumu sanıyorlar? Bundan kurtulmanın bir yolunu arar ve kendimiz için üzülürüz.
Elbette bunların hiçbiri teslim tarihinin objektif gerçekliğini etkilemez. Yani ısrarın etkilediği gibi etkilemez. Jobs, işi başarma konusunda kendi yeteneklerine inanmayan çalışanlara müsamaha göstermeyi reddetmişti. Kendi talepleri insafsız, rahatsız edici ya da ihtiraslı olsa bile.
Kaynakça: Ryan Holiday, Engel Yolun Kendisidir, Türkçesi: Özlem Koşar, CEO Plus