Yurt Dışında Sürgün Hayatı

1980’li yıllarda üç bankanın ve çok sayıda şirketin sahibi konumuna gelen Karamehmet ailesinin mali gücü bir hayli artar. Ancak bu hızlı yükselişe rağmen Mehmet Emin Karamehmet, babası Kemal Bey gibi insanların lükse olan düşkünlüklerine her zaman karşı çıkar.

Genç Karamehmet’in yönetiminde aktif rol üstlendiği bu dönemde grup çelik üretiminden, deterjana kadar her alanda üretim yapmaya başlar. 1980’li yıllarla birlikte dış ticarete ağırlık veren Çukurova Grubu, bu tarihlerde Newyork ve Cenevre’de de ilk şirketlerini kurar. Ayrıca Bülent Ulusu hükümeti döneminde Çukurova Sanayi İşletmeleri’nin Mersin yolu üzerindeki yeni fabrikaları alınan çeşitli kredilerle inşa edilir.

Fakat o dönemde henüz ülkemizde bugünkü kadar serbest ticaret ortamı oluşmamış durumdadır. Döviz alım-satımı ve elektronik eşya ithalini bir yana bırakın, Marlboro gibi yabancı sigaraların satışı bile yasaktır. Bu dönemde Çukurova İthalat şirketinin distribütörü olduğu Caterpillar firmasının bazı ürünlerini gümrüksüz ülkeye soktuğu anlaşılır. Firmanın genel müdürlüğünü ise o dönemde Mehmet Emin Karamehmet yürütmektedir.

Karamehmet ise 1981 başında dönemin Başbakan Yardımcısı Turgut Özal ile birlikte ABD’de bulunmaktadır. Bu olay üzerine Karamehmet ortalık yatışana kadar bu dönemi yurt dışında geçirmeyi tercih eder… Ve tam iki yıl boyunca Avrupa’nın en sakin ülkelerinden İsviçre’de mecburi hayat sürer. Aynı olaydan suçlanan bir başka Çukurova yetkilisi Osman Berkmen de bu dönemde kendisini İsviçre’de yalnız bırakmaz. Karamehmet bu ithalat olayından dolayı ciddi şekilde suçlanarak bir dönem hakkında arama emri bile çıkarılır. Bu arama emriyle birlikte yurt dışında kalmanın gerilimi birleşince Karamehmet oldukça zor günler geçirir.

Bu yıllarda Çukurova topluluğunda ise önemli bir boşluk oluşur. Türkiye’den binlerce kilometre uzakta bulunan Karamehmet, kendi bankası Pamukbank’ın yönetimine bile söz geçirememektedir. Anlatılanlara göre Karamehmet, Cenevre’deki ofisine bu dönemde bir beyzbol sopası aldırmış. Telefonda Çukurova Grubu’ndan biriyle konuşurken ters bir durum ortaya çıktığında toplantı masasının kenarına beyzbol sopası ile vurarak rahatlıyormuş.

Mehmet Emin Karamehmet’in yurt dışındaki zorunlu hayatı uzadıkça uzuyor, Çukurova Grubu çalışanları ise Mehmet Bey’in suçsuzluğunu çeşitli devlet kademelerine duyurabilmek için büyük çaba sarf ediyorlardı. İşte bu dönemlerde Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Turgut Özal, işadamları ile birlikte Libya’ya bir seyahate çıkar. O dönemde Pamukbank’ın genel müdür yardımcılığı görevini yürüten ve Özal’ın Libya gezisine davetli olan İbrahim Betil, bu durumu fırsat bilerek Karamehmet’i de Libya’ya gelmeye ikna eder.

Aslında Karamehmet, Çukurova İthalat olayında suçsuzluğuna inanıyor, adının bu işe bulaştırılması bile onu yeterince üzüyordu. Bu yüzden Libya’ya gelip Özal ile görüşmeyi pek içine sindiremiyordu. Suçsuz olduğu bir konuda af dilemeye tahammülü yoktu. Ancak Karamehmet sonunda ikna olur ve hızla alınan vize ile Libya’ya gelir. Ve Libya’da İbrahim Betil, Özal ile Karamehmet’i bir odada özel görüştürmeyi başarır. Özal ile baş başa görüşen Karamehmet, suçsuz olduğunu ona da söyler ve yasal düzenlemelerin yanlışlığından şikâyet eder.

Turgut Özal da “Eğer suçsuz olduğuna inanıyorsan neden dönmüyorsun?” şeklinde öğüt verir. Ve sonuçta 1984 baharında Karamehmet’in davası Turgut Özal’ın özel çabaları ile kapatılarak kendisi İsviçre’den ülkemize geri döner. Fakat 1993 yılında Yargıtay, Mehmet Emin Karamehmet’in 10 yıl hapis istemiyle 12 yıldır yargılandığı ceza davasında verilen beraat kararını bozarak davanın yeniden görülmesine karar verir. Sonrasında ise Karamehmet bu davadan tümüyle beraat edecektir.

Kaynak: Aydın Haskebabçı, Gizemli Patron Karamehmet, Karakutu Yayınları, 4. Baskı, Aralık 2003.