Tanju Bey (Özyol) bankacı patron olduğu için, bankanın mutfağından elini çekmesi mümkün olmuyordu. Ayhan Cön pek çok günlük işi tabii ağabeyinin görüş ve onayı ile yürütmekte ise de, Tanju Bey muhtemelen İngiltere’de bankacılık yaptığı sırada hazine işlemleri dediğimiz, döviz alım/satım yoluyla nasıl para kazanıldığını öğrenmiş ve bu konuya yakınlık duymaya başlamıştı. O kadar çok yakınlık ki, bankanın hazine odasını fiilen kendi yönetiyordu. Hiç haberim yokken Türk Lirası’ndan dolara, ondan sterline veya başka bir ülke parasına geçerek pozisyon açtığını hazine müdürümüzden akşama doğru ancak öğrenebiliyordum.
Bir cuma sabahı heyecanla bankaya geldi. Ayhan’ı, beni ve hazine müdürünü topladı ve “Ankara’dan çok güvenilir bir kaynaktan aldığım habere göre bu hafta sonu Türk Lirası devalüe edilecekmiş. Tüm liralarımızı dolara çevirelim. Başka bankalardan hafta sonu lira borçlanıp, döviz satın alalım.” talimatını verdi. Bu hesapça, iki günde büyük para kazanacaktık. Pazartesi bankaya geldiğimizde hafta sonu liranın devalüe edilmediğini bildiğimiz için epey endişeli idik. Para kazanalım derken hafta sonu dolardaki değer artışı, liradaki faizimizin kaybını karşılamaktan çok uzaktaydı.
Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmuştuk! Tanju Bey çok sinirli geldi. Hepimizi haşladı. “Bu hafta sonu devalüasyon var diye uyduruyorsunuz, zarara yol açıyorsunuz!”
Hiç birimiz ağzımızı açıp, kendimizi savunamadık.
Kaynak: Metin Berk, Zoraki Bankacı, Acar Bilgi Merkezi (ABM) Yayınları