Behlül-i Dânâ sözünü hiç kimseden sakınmaz, nasihatini büyük bir açık sözlülükle yaparmış. Onun gördüğü hataları pervasızca ifade etmesinden rahatsız olan bazıları, Halife Harun Reşid’e gidip “Efendim bizim yaptıklarımızın ona ne zararı var? Bizi kendi halimize bıraksın. Sonra, her koyun kendi bacağından asılır, herkesin mesuliyeti kendine…” gibi sözlerle onu şikâyet ederler. Bunun üzerine halife, Behlül’ü çağırıp halkın şikâyetlerini kendisine bildirir.
Behlül hiç ses çıkarmadan sarayı terk eder. Hemen gidip birkaç koyun alır, keser ve mahallenin çeşitli yerlerine bacaklarından asar. Bunu gören ahali gülerek “Meczuptan başka ne beklenir, yaptığı işler hep böyledir zaten.” der. Ancak günler geçtikçe asılan koyunlar kokmaya, bütün mahalleyi rahatsız etmeye başlar. Kokudan durulmaz hâle gelince halk Harun Reşid’e gelip durumdan şikâyetçi olur.
Halife yine Behlül’ü çağırıp niçin böyle yaptığını sorunca, Behlül-i Dânâ şu cevabı verir:
“Ey Halife! Kendi bacağından asılan koyunun zararsız kalmayacağını, çevresine de kötülüğü dokunacağını onlara göstermek istedim.”
Kaynak: Ömer Faruk Yılmaz, Tarihin Satır Aralarından 1, Çamlıca Basım Yayın, 2012.