Kemalpaşazâde, ilimde mütebahhir ve allâme olunca bir ara kendisine bir kibir ve gurur ârız olur. Öğrencilerinden birisi, bu hâli ayıplayıp ona bir oyun oynamak ister ve bir ders sonrası sorar:
“Hocam! Bir sualim var: Allah’ın ilmine nispetle kulların ilmi ne kadardır?”
“Behey cahil torlak, bu söylediğin teşbih kabul etmez şeydir.”
“Öyle de üstadım, farz ederek de mi ölçemeyiz?”
Bunun üzerine Kemalpaşazâde, büyükçe bir kâğıda bir yuvarlak çizip içine de küçük bir nokta koyarak “Bak molla,” der, “bu daire Allah ilmi olsun, işte kulların bildiği de ancak şu noktacık kadardır.”
Molla, fırsatı kaçırmayıp taşı gediğine koyar:
“Hocam, kerem buyurup şu noktanın içinde siz de kendi ilminizi bize gösterseniz!”
Kemalpaşazâde, o günden sonra böbürlenmeyi bırakıp mütevazı bir âlim olarak yaşar.
Kaynak: İskender Pala, Kahve Molası, Kapı Yayınları, 16. Basım, Ekim 2015.